Buruk Gönüller

Kimdi bu, neydi kıyıya vuran, bunu yazmayı gerektiren bir sebep mi vardı... bunları sormayı gerekli görmüyorum. Nedeni de belirttiğim duyguların sadece birimize ait olmamaları...onun için duygulanabilen veya da buna artık önem vermeyenler içindir bu sözler... yani herkes için..
Neyse artık başlayalım, değil mi...öylesine renklerle dolu, renk tayflarından aynen bir bahar başlangıcını andıran o hayaller vardı ya, hani şu geleceğimizi pastel boyalarla deftere kazıdığımız hayaller...evet, tam da onlardan bahsediyorum... onlar artık yok.

Canınız sıkılmasın, olmuyorsa olmuyordur; yapacak bir şey yok.. yok dediysem, tamamen kayboldu diye de anlamayın, olur mu... evet varlar, ama renkleri yok.. yani, zaten bir gün yaşanacak olan günlerin siyah beyaz fotoğrafını andırıyorlar.. belki bazılarınız için, renklenir hala çocuk odalarındaki coşkunlukta matlaşmışlıktan uzakta...silineceği günü bekliyordur...kim bilir.

Bu arada, hayallere, rüyalara fazla paha biçmeyin; çünkü onlar bize zaten söz vermiyorlar ki.. isimlerine bakar mısınız...hayal rüya... bir anlamda, gerçeğin daha işlenmemiş tarlaları... bu sebepten dolayı, üzülme diye bir hazinenizin bedavadan kucağınıza bırakılmaması adına, biraz gerçekleri deneyin derim...belki de dememem gerekerek, ama kendimi tutamam; uyarma ihtiyacı hissederim. Buraya kadar başlıktan kopuşa doğru gittik. Lakin, bu yeni bir duruma imkan verdi, bunun için kaybımız pek yok...

Eğer, ben de yaşamaya sevdalıyım; gönlümce, doya doya, arada bir de üzülmek pahasına mutlu olmak istiyorum diyorsanız... bu pek de zor olmasa gerek. Ancak, bizler yarım mutluluğa bütün hasadın kıymetini vermeyiz. Ve bunu anlayan yedek mutluluk da artık bizimle zıtlaşmaya, olduğu yerde çırpınmaya başlar. Öyle ki.. artık o da huzursuz olmuştur.. galiba haklıdır da; kim yedek olmayı, kendine ulaşılmaz bir emel olarak görür ki.. yanlış anlamayın bazı yedekler için bu olabilirse de bazıları için dayanılmaz, katlanılmazdır. Bu aynen otomobilin bagajındaki beşinci lastik olmaya benzer, işler yolunda ve yollar da temizse petrol ziftliğinden bir üst aşamaya asla geçemez. Gerçekten onur kırıcı, bir lastik için dahi...

Yoksa siz de mi, uçsuz bucaksız bozkırlarda, önem verilmeyi bekleyen bir kuru ağaç dalısınız...Bu benim samimi olarak bir sorumdur...yanıt vermeniz gerekmez.. ama bilmek istiyorum. Yoksa neden, rüzgar her dalınıza vurdukça, kemikleri üzerine apartman çökmüş bir varlık gibi içinizdeki sesleri duyayım ki.. Anlatın; dinlemeye hazırım...sizi çok mu üzdüm bilmek isterim... yine de üzülmenize üzülmedim, üzülün, duygulanın; bu, körelen pınara kürek vurdukça suyun yeniden patlaması gibi, içinizde-bende de- bir duygu neşvesi patlatacaktır; emin olun. Yoksa bu yaşam gurbet olduğumuz bu gurbeti iki kapılı, itirazı olmayan gözyaşlı bir insan deresine çevirmekten başka bir şans tanımaz...bütün içtenliğimle buna eminim...

Neyse, sizi artık rahat bırakayım...yapacak işleriniz vardır...gidin ve yapın, ertelemeyin. Gülen fakat karşılığında ufacık bir tebessüm dahi bulamadığınız günler; umutsuz nice nice geceleriniz olacaktır.. Bunlar, bizi biz yapan en değerli, anlamlı...insanlık tuğlamızın en sert kırmızı toprağıdır. Bunu bilin...ha bu arada, bu yazının içinde sevmeye dair bir şeyler arayanlarınız olmuştur. Bilerek değinmedim...O ayrı bir konu...Yarın da o kentteyiz, hep birlikte... 21:41 19/04/2012

20 Nisan 2012 3-4 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar