Bütün Kelimeleri Yakıyorum
Aşk çanları tüm renkleri siyaha boyarken
çığlıklar yaprak yaprak dökülürken
sözcükler hoyratça sökülürken
pençe pençe yalanlarla parçalanırken
düşünceler düşünceler ve âşk hiçleşirken ...
Eskiden, çok eskidendi. Yüzümü yasladığımda bedenime sevinirken, üzülürken, yalnızken ağlamazdım. Şimdilerde gördüğüm Bir mezar tası, öncesini bilmem ama şimdi koca bir hiç'ti ! Onu bir aşk var etti. Annesinin ,babasının tutkusu, günahı, sevabı ve kim bilir hangi duygusu. Ama onu var eden aşk ve onu yok eden ölüm. İki dudak arasında iki devir ortasında onu yok eden şimdi hiç'ti .
O gece yangın yeri gibi, gözlerim , upuzun bir yolculuğa çıkmış , (...) yakalamaya uğraşan bir hal almıştı. Yokluğun, hiçliğin öyküsü şimdi başlamıştı. (...)im ölüm uykusu başlarken benim sessiz çığlığım arşın öteki yüzünde yükseliyordu. Zamanı göğsümde yakmaya çalışırken an, o rezil hal yandı içimde. Unutarak, unutturarak giden koca bir hayat. Şimdi kendini bağıra bağıra affettiren o acımasız kelimeleri ama o Bütün Kelimeleri Yakıyorum ...
Aşkın nice tarifini yazanlar, çizenler, haykıranlar neden sustu bir an' ! Hani Çelişkileri içinde barındıran mana ? Hani hiç bitmez, hani hiç tükenmezdi anlatanlar ...Hani çalıntılar diyarında sahipsizliğe volta vuranlar... Hani (...), hani sevdiğim ...'' Yedi Bela Hüsnü'yü'' andıran edepsizliğime düşen deliliğim... Asıl hikayem,asıl öyküm asil bir roman kadar... Suratsız bir diyara sürüklenirken yine her şey hiçliğe göç ediyordu.
Tam onu sevmeye başladığımda o amansız hastalığın pençesinde, o amansız edepsizliğn ellerinde bulmuştum onu. Alzheimer ! Biliyorum ,bilmiyorum, düşünmek daha da istemiyorum. Aşkın düştüğü o acımasız hastalığına yakalanan o, şimdi ardına bakmadan giden o... Kimdi, neydi, neye benzerdi ? Hiç birine cevap vermeden gidiyordu. Kim yakalayabilir, kim durdurabilir ki? Yıllar önce izlemiştim bu filmi. Bir ezik ve çiğnenen duyguların yeniden yeşermesini oynuyordu Monte Kristo Kontu. Evet yıllar sonra geri dönmüştü. Yıllar sonra aynı değildi. Yıllar evreni değiştirmiş, aşk o ıstırap günlerinden kurtularak bambaşka bir halde geri gelmişti. Birileri hiç ederken, birilerini öldürmüştü.
Yolculuğumuz daha yeni başlıyor ve hiçliğe göç ölümden sonra başlıyor. Kim bilir aşk bu yolculukta ne tarafta ! Ya önümde ya arkamda ya solumda ya da sağımda.. Sobe !
O Alzheimer hastası , onun adı aşk !