Büyü Ve Büyücülük 1
Haldeki anlamalar akılla
Baş değil ki, ola başta
Bu ne hayreti muciptir ki
Sanılmaya ki yazarı şaşta
İnsanlık tarihi bilime büyücülükle başladı. Deneyselliğe de büyücülükle başladı. Peki, ama büyücülük neyle başlamıştı?
Hiç kuşkusuz ki büyü de hayatın kendi yaşantılaşması içinde başladı. Nasıl mı? Buyurun aşağıya.
Sosyal birlikti insanlar; yeme, içme, cinsellik, savunma gibi hayatın korunma ilkelerini, birlikte sağlıyorlardı. Ama hayatın akıldan çıkmaması gereken bir ilkesi daha vardı.
İnsan; yaralanma, berelenme, kırık, çıkık karşısındaki tavrıyla bu akılda çıkmayası ilkenin de olanca denetimindeydi. Dışımızdaki hayatın kendisi, çevredeki boşluklu olan her alanını doldurmuştu. Hatta hayat; hayatın da boşluklu alanını doldurmuştu.
Öyle ki bir hayat olan bakteri, başka bir hayat olan insanın boşluklu tanecikli alanını, konaklama edip; insanı hasta kılmaktadır. Hayat türler üzerinden de kendisine rakip olmuştu. Böyle olunca bir hayat bir başka hayat için hem tehditti; hem de tehdit ettiği hayat, tehdit eden hayata; uygun bir yaşama alanıydı. Böylece insanın, bakterilerden kaynaklı hastalıklardan kurtulması da, görece insan hayatın akıldan çıkarılmaması gereken bir ilkesiydi.
Kısacası, hastalıktan kurtulma arayışları daha başlangıçtan beri insanın ele alıp çözmesi gereken temel sorunlardan biriydi. Hastalıkların tedavisi, büyünün ve büyücülüğün kaynaklarından biri ve belki de en ilkidir. Büyücülüğün ikinci bir kaynağı da, ataların totemdik söyleşmesini, insanlara aktarabilmenin aracılık işiydi. Bu işte gizli olanı bilmek vardı. Gizli olan bilgi büyüydü. Bunu bilen de büyücüydü.
Animist anlamada insanlar atalarıyla iç içe yaşıyorlardı. Atalar, hiddet ve memnuniyeti gözetişle torunların yanı başında, çeşitli donlar içinde beliriyorlardı. Ama ataları hiddetin de, memnuniyetin de ikazını torunlara daha önceden yapmalıydı. Bu ikazı atalar, totem aracılığıyla konuşuyorlardı. Bu konuşma büyücüler tarafından, alınıp insanlara aktarılmalıydı. Ataların bilgisi ökülte oluşla büyüydü.
Büyücü bu anlamda şimdiki bizim anladığımız ruhlarla değil, daha somut olan totemle temas edişle bir bilginin kuplajını, totem kardeşlere aktarmalarıydı. Atalarının, ne yolla ve şekilde elde etiklerini bilemedikleri tecrübeleri; yaşayan totemilere hayal geliyordu. Hayali gelmesinin nedeni de, arada geçen onca zamanın; o tecrübi durumla, kendisi arasında perdeleme yapmasından ötürüydü. Böylece zamanın perdelemesiyle, atalar deneyimi, kendisine gizli kalan, sisler gerisindeki bir bilgi olmuştu.
Torun totemilerin atalar deneyimini kullanmaları; tıpkı bugün bizim yazıyı kullandığımız gibidir. Biz yazıyı atalar mirası oluşla, kullanırız. Ancak, yazının ne şekilde, hangi hallerde; nasıl başlangıçlarla gelişe gelişe dönüşüp, bugüne nasıl geldiğini biz bilemiyoruz. Bunun için yazının icadı; bize ökülte, oluşla; gizli (büyü) ve sissi (büyülü)bir bilgi gibi yansır.
İşte sissi ve zaman perdeli olan bu alan; ökülte, gizli oluşla; çekici bir büyü ve büyülü alandır. Büyü, ya da gizlilik; eski zaman gerisindeki aktarımla, bu aktarılanın ne ve nasıl olduğunun, bilinmezleşmesidir.
Bugün anlaşılması, bilinmesi boşlukta kalmış eski aktarımların; eskiden yaşanmış rutin gerçeklikler olduğunu biliyoruz. Neden totem içi cinsel ilişkisi vardı? Bunu ilk atası gayet iyi biliyordu. Kendisi böyle bir sosyal ortama doğduğundan, bu sosyal ortamından ötürü bunu anlayamazdı. İlk atası kendisinin de bilmediği sosyal ortam oluşmasını başlatabilmek için iç cinsel ilişki düzenini, diğer nedenlerle birlikte, sürü yaşamından ayırmıştı.
Torun şimdi kendisine saçma gele bu saçmalığı da, aydınlatması yaşamını anlaşılırla gerçek kılması gerekiyordu. Toruna meçhul olan bu başlangıç koşulları; ancak totemle anlaşılırdı. Nedeni totemdi. Gizli olanı, büyü (bilinmez) olanı totem söyleyecekti. Totem büyü (gizli olan bilgiyi) biliyordu. Büyüyü tercüme etmek, büyüyü totemden alıp öğrenmek te, büyücülerin işiydi.
Büyücülük ilk meslek oluşla torunlara yapılan aktarımların bu gün geçersiz kalmasının ardındaki sırrı bilen, açıklayan bir mesleki uzmanlıktı. Yani totem düzende ezoterik aktarımların, gizli öğretimi vardı. İnsiye yoluyla öğretim dediğimiz gizliyi, gizleneni açıklar olmanın eğitimleri, ortaya konmuştu.
Büyücü gizli olan atalar aktarımını öğrenen açıklayan kişiydi. Ama bu durum da totem kandaşına gizli olduğu için büyü bir gerçekliğin aradaki geçen zaman perdelemesi nedeniyle bilinememesi olan gizliliği büyüydü. Erken dönem içinde nedensellik bilinmediğinden, bilginin kendisi başlı başına akıl almaz oluşla bir büyüydü.
Haber alma ve bilgiyi açıklamanın bilgi kaynaklı yaptırımları büyücülüktü. Bilgi totem kandaş gözünde bambaşka anlama oluyordu. Bilginin gücü; tılsım, sihir, büyü denen bir kudretin anlaşılması oluyordu.
Sürecek