Büyülü Ay, Eril Mars
27 Ağustos 2010, saat 12.30 hava çok güzel, tam bir yaz gecesi, hafif bir esinti kavurucu gündüz sıcağında bunalmış insanları serinletiyor.
Sonsuz gökyüzünde pırıl, pırıl parlayan, adeta üzerimize yıldız tozu serperek, karanlığı büyülü ışıklarıyla aydınlatan birbirine oldukça yakınlaşmış iki gökcismi var.
Biri dolunaydan biraz eksilmiş haliyle üzerindeki kraterler bile seçilebilen, Dünyamızın kader ortağı, insanların varolduklarından beri ulaşmayı düşledikleri, üzerine sayısız edebi yapıt ürettikleri, ışığı romantizmin ve duyguların simgesi ay, diğeri ise, Ağustos ayı boyunca gökte parıldamayı sürdüren, kiminin meteoroloji balonu, kiminin yıldız dediği aslında göğün en eski ve en çok bilinen cisimlerinden bbiri, kızıl gezegen Mars.
Arapçadan gelme adıyla Merih, eski Türklerin verdiği adıyla Sakıt'ın sembolü astrolojik sembolünden yararlanılarak hazırlanmış bir sembol olup, bir daire ve küçük bir oktan oluşur. Bu, aslında, Roma mitolojisindeki savaş ilahı Mars'ın kalkan ve mızrağının stilize bir temsilidir. Biyolojide de eril cinsiyeti göstermede kullanılan bu sembol, simyada karakteristik rengi kırmızı olan Mars'ın hükmettiği demir elementini simgeler; Mars da kırmızımsı rengini demiroksite borçludur.
Kısaca, bu gece saat yarımın, erkeklerin gezeni olarak bilinen Mars'ın Dünya'ya en çok yaklaştığı anlar olacağı ve bu görüntülerin belki de binlerce yıl bir daha görülemeyeceği söyleniyor.
Gerçekten de söylenen kadar büyük görünmese de mars, partneri Ay'la harika bu gece. Dakikalarca onları seyretmekten gözlerimiz kamaşıyor.
Zeytin ağaçlarının yaprakları onların sihirli ışıklarıyla eşsiz mücevherler gibi pırıl, pırıl, doğa daha da ihtişamlı bir güzellikte.