Büyümüşlüğe Yakıştığım Kadar Yakışırmıyım ki Hayata
Tertemiz bir sayfaya yazı yazmak gibidir hayat. Hani boş bir sayfaya deli gibi yazı yazmak istersin
ya, işte öyle. Hayat da bom boş bir sayfa gibidir. Deli gibi yaşamak istersin ama izin vermezler.En
çok da çocukken müdahale ederler hayatımıza. Çocukken sırf bu yüzden daha çok yara alırız
sanırım.
Benim acılarım ana rahmine düştüğüm an başlamış. Herkes den saklanılan bir sır olmuşum,
doğduğumda öğrenilen süpriz. Şimdi ise ben saklıyorum her şeyi; mutluluklarımı, göz yaşlarımı,
yaralarımı en çok da acılarımı... Sanırım bu huyumu annemden almışım.
Küçücük bir kız çocuğuyken büyüdüm ben. Daha çocukluğumu doya doya yaşamamışken
büyüttüler beni. Yalanları gördüm büyü artık dediler, ihanetleri gördüm tüm çıplaklığıyla büyü artık
dediler. Algılamaya çalışırken tüm bu olanları ayrılık acısı yaşattılar, BÜYÜDÜN dediler.
Büyümekte neyin nesiydi? Sadece on yaşındaydım. Toz pembe hayallerim vardı benim.
Daha dünyayı kurtaracaktım. Kötüleri cezalandırıp, iyilere yardım eli uzatacaktım.
Dedim ya aslında ben daha çocuktum! Gözlerinde büyüttüler beni. Büyü, büyü ve büyüdün
dediler.Bana sordular mı ki hiç? Gerçi neyi sordular ki, büyümek isteyip istemediğimi sorsunlar!
Oyunlarım avuçlarımda saklı kaldı. Hep saygısızca hükmettiler hayatıma. En çok da Hayatım
boyunca sahip olduğum tek oyuncak bebeğimi elimden aldıklarında büyüdüm. Yüreğime basa
basa, hep yaşımdan önce büyüttüler beni.
Şimdi yirmi dört yaşında kocaman bir kız çocuğuyum. Düşünüyorum da sahi ben hiç çocuk
oldum mu? Sanırım olamadım. Avuçlarımda sakladığım oyunlarla, yüreğimde taşıdığım acılarla,
gözlerimin ardına sakladığım heyecanlı çocuk bakışlarımla umut ediyorum hala. Bir gün ben de
elimden kaçan balonları yakalayıp, bir gün bende yakışacağım hayata....