Buz Dağının Üstü Nasıl Görünüyor Sence
Korkunç bir kısır döngü bu; almış geçmişi bir şekilde ellerine yazsa olmuyor yazmasa olmuyor. Oysa odaklanabilirdik şimdiki ana hayal kurabilirdik heyecana, tutkuya, şefkate, gizeme ve de meraka... Farkındalık bu; seviyesine ulaşılamadıysa ne yapsan boşuna.
Gerçeği öğrendiğimde, iki kadının kesişen sevgi ve aşk ekseninde; tükenmiş hayatımdan kurtulmak için suçumu itiraf ediyordum... O aralar sılaya ilk seslenişim ilk heyecanımdı. Sanki pembe bir toz serpilmiş üzerime ?dinlesene sana gece nöbetlerimi tüm mahrem duygularımı anlatacağım' diyordu.
Hayat değil mi ki karmaşık bir kompozisyon misali, yaşatıyor istemsizce duygusal iniş çıkışları. Her bir düşüş özenle seçilmiş kaderin arka bahçelerinde; çokluğun yaraları sorgulatıyor kendi ceylanını. Dönüşümleri kalplere hayaletlere sığınan kabul edilemez bir dünya ki mizahla harmanlansa bile unutulmuyor işte. Bir mutluluk arayışı belki de geçmişin özlemleri... Umudunu yitirme diyor yüreğim yinede mahşer yerinde olsan bile.
İçimizdekinden kaynaklanan yalanlarla hele ki ahlakın köşeye kıstırdığı bu bir kadınsa, kendini masumluğuna yargısızca ifade ediyorsa kanıtı çok zor inanmanın. Bir günah ki gizleniyor kalıyor kadının gerdanında sonsuza dek giderken. Erkek beyni bu ne yapsın elbette bulmacayı çözmeye çalışacaktır. Düşünsenize sonuç ne olursa olsun mantıksızca bile olsa gerçekleşebileceğini bilmek, hissedebilmek ne kadar doğal ve derin bir olaydır inanmak isteyene. Kim istemez çelişkileriyle de olsa gönül gözüyle zor hayatındaki minnetini sevdiğine sunmayı...
'Nasıl ki mahcup keskin sözcükler ruha iner de huzur örgüsünde, derin düşüncelerde mozaiğinde romana gider... ya işte böyle isterdim hepsi ortadan kaybolsun tıpkı bedenim gibi. Anladım ki geçmişimdi geleceğimdeki derken varlık aslında cesaretle hareket etmeyi sever.'
Bir şekilde numune bir kadındı sevmiş olduğum hatun. Kederler kalabalığında; vazoda susuz kalmış çiçek gibi boynu büküktü. Açık yürekliliği kendine özgü yokluğu iç içe yansımaktaydı belli ki kendi aynasıydı sevmiş olduğum. Kardeşi idim, babasıydım derken unutmak hele de unutulmak onun da hakkıysa kabullenmek; yalnızlık gibi niceliklere keşkelerle sahip olunmasıymış...
Bu gecede üstat bir sevinç bir bunalımdayım ki anlatamam. İnandığımdan olsa gerek tam tamına otuz yıl geçti aradan, sanki dünmüş gibi... Artık epey bir dikkatimi toplamalıyım. Hep kapalı kalmış gözlerimin daveti bu gün geldi çattı işte. O kızımın annesiydi bunu hiç bir şey değiştiremediğini ne vakit anladım! Yanlış aşkta doğru aranmazmış derken haklıymışsın. Sesimi duyarsan uzak diyarlardaki kırlangıçlardan bilesin yüreğim sana hep bir misafirhane olacak ancak hikayemde olan bu yolculukta misafirim misafirliği ile sorgulanacak.
Dünde ifade ettiğim gibi pek çok şeye bugünde yabancı olamam. Cümlelerimde her türlü beklenti gizlenmiş çok üzgünüm. 'Hayatta her şey bir bakış açısına bağlıymış...' seninde dediğin gibi.
Biz ki kendimizi Kaf dağında gören kalemlerden olmadığımızı biliriz. Elbette severiz, seviliriz, yaşarız, yaşatırız ve de paylaşırız. Selam olsun bendeki olumlu ya da olumsuz bütün anlık yaşantılara. Hadi topla seni benden şimdi, buz dağının üstüne çıktım nasıl görünüyorum sence.
Hayattan bir dolu yaşanmışlık. Kimi tatlı kimi acı, kimi tutkulu, kimi coşkulu. Nereye sürüklerse yaşanılanlar bizleri oraya doğru gidiyoruz bir dakika sonrası başımıza ne gelecek o meçhul işte umalım ki hep yaşadıklarımız iyi şeyler olsun. Kutlarım güzel bir denemeydi...👍
Kaleminize sağlık. Tasvirler, çok güzel değişik, edebi cümleler kullanmışsınız. Büyük laflar etmişsiniz. Filozof misali. Kutluyorum.