Çalıkuşu'na Mektuplar
Çalıkuşu'm
Seni ziyarete geldiğim o hastane günlerini hatırladım, bu akşam bir yerli tv. filmi gözüme takıldı dans ediyorlardı birbirini seven iki çift işte seni ziyaret ettiğim güne benzettim birden beni görür görmez öyle sevinçliydin ki ellerime sarıldın bahçeye çıkart beni demiştin yoksa önceden kurgulamış mıydın bilmiyorum bahçede diğer hastalar da vardı herkese selam verdik iyi dileklerimizi sunduk içerden bir odadan müzik sesi gelmeye başladı birden bana sarıldın dans etmek istediğini söyledin öyle ani oldu ki kendimi çekemedim herkesin önünde olur muydu fakat öyle güzel ritimle romantik duygusal ileri geri iki ileri bir yana geri şeklinde ve baş üzerinden çevirerek hiç sakınmasız hastane bahçesinde dans ediyorduk herkes bize bakıyordu gelip geçenler de,bende ki şaşkınlığı anlatamam bir yandan çevreden çok çekiniyor bir yandan sahip olduğum kariyer gereği herkesin beni tanımış olmasının getirileri üzerimde baskı yapıyordu birkaç defa bırakalım ricama hiç itibar etmemiş aksine herkes kendisine baksın demiştin öyle çekingen ve kendimi sıkarak utanarak ezik ve mahcup hissediyordum ki o şartlarda o gün bu duygular içindeki kendime bugün çok kızıyorum ah ne kadar güzel içten doğal sevgi dolu bir güzellikti senin yaptığın ve bizim fotoğrafımız ve herkes çok kıskanç bakıyordu eminim, keşke şimdiki anlayış bakış açısı ile bir daha yeniden bunu yapabilsek bir tanem, ister yine hastane ziyaretine geleyim veya sen beni ziyaret etmiş ol ,ister herhangi bir yerde olsun yine dans etmeyi düşün benimle seni hiç bırakmayacağımı bilmeni isterim çalıkuşu,aylar sonra belki yıllar sonrası senin bana duyduğun ihtiyacı ve taşıdığın sevgiyi nasıl göremediğimin acıları içindeyim bugün,her zaman olduğu gibi sen,benden her zaman ilerde ve her zaman en gerekli güzel olanı bilen yapan biriydin gözlerimin önüne getirdiğim kadarı ile tüm anıları topladığımda güzellikler senden gelenlere ait benden gelenlerin çoğu gözyaşı sonrası teselli özür davranışlarıydı ah bir tanem kendimi hiç affetmiyorum , affetmeyeceğim de ankara'nın en güzel yerine götürmüştüm seni ,sık sık mutlu musun diye soruyor yüzüne sözlerine bakışlarına bakıyor kontrol ediyordum uzun zaman tek cümle sarfetmedin benimle gezdin gün boyu dolaştık sürekli ben konuşuyor sürekli sen sessizliğini sürdürüyordun içim kanıyor acı çekiyordum bu güzel gün ve güzel yerlere rağmen aramızdaki serinlikten biliyorum seni incitmiştim haksız yere aşırı kıskanç davranışım yüzünden kalbini kırmış telafi için de gezintiye çıkmıştık saatlr sonra bana '..bu en güzel yerleri beni üzdükten kırdıktan sonra mı gezdirecektin ..' beklediğim fakat beklemediğim ancak tokat gibi yumruk gibi bu cümleyi yemiştim artık akşama kadar sessizleşen içine çekilen bendim,dışımızda Ankara en güzel yerleri ile ışıl ışıl sevinçler ve mutluluk kalabalıkları akarken biz ikimiz,kanatları kırık ,üstü başı yanık bir halde olduğumuz gerçeğini saklayamıyorduk bize bakanlar bizde tuhaflıklar olduğunu anlaması zor değildi vedalaştığımız yerde beni uğurlarken ilk kez gözlerin buğulanmadı ilk kez hüzün gezmiyordu gözlerinde,ah çalıkuşu'm beni geç affettin veya hiç affetmedin tek tesellim mektuplarını yazmaya devam edişin bunu benden esirgemedin belki uzun süren uzak ayrılıklarımız ikimizi de birbirine daha sıkı bağlamak için bir başlangıç olacaktır,bu satırları nereden nereden yazdığımı bilmek istersin piyer loti (idris-i bitlisi ) tepesinden yazıyorum şimdi haliç daha bir mavi daha bir temiz senin hayalin düşüyor haliçten boğaza uzanan şu harika manzara içine,sevgiyle öpüyorum beni mektupsuz bırakma sana ve yazdıklarına ihtiyacım var...