Çalıkuşu'na Mektuplar - 3
Bugün sana çok güzel bir yeri anlatacağım sık sık gittiğim seni ve beni dünü ve bugünü ve yarınlarımızı bulduğum bir yerden bahsedeceğim.Adı çınaraltı çengelköy , burayı hafta sonları göreceksin çalıkuşu , bütün İstanbul neredeyse bu kaçırılmaz görülmeye değer mekana koşar . Çınaraltı'na sahile dar taşlı sokakcıklardan gelinir bütün yollar roma'ya çıkar diye tarihe mal olmuş söz vardır ya işte aynısı buraya sahile yukarılardan gelen bütün ara sokaklar çınaraltı'na çıkar.Ana cadde boğaz sahil yoludur ve devam eder durur solucanvari sahil yolunu araba ile seyir etmenin ayrı bir doyumsuz huzuru vardır .Bir çınarın yüzyılları nasıl taşıdığından ve bu yükten nasılda ağırlaştığını bir yere sığmaz gövdesinin görülmeye değer olduğunu adete haykırır insan bu devasa görsel şölen karşısında Çizgileri binlerce insan hikayelerini resmediyor gibidir.insanın gözlerini nasıl da hapsediyor kendisine.Hangi acı-dert-sevinç-kavuşma-buluşma-gözyaşına tanık olduğunu fark ediyorsun.Bir görsen çalıkuşu o kadar yaşlı ki ancak bir o kadar da genç ve diri duruyor karşında.Ağacın insanı ürküten bu heybetli fakat bir o kadar da müşfik neredeyse ihtişamı 750 yıl..yedi asırdan fazla bu dev çınarın yaşı ve çınar ile birlikte günümüze tarihsel yolculuğunu yapan muhteşem medeniyetimizin direği olan bir cami .Boğaz sahilleri boyunca ecdad öyle güzel yerleştirmiş ki camileri buraların insanı kurtaran huzura çağıran köşelerden biri olması bundandır çalıkuşu .Dalları herbiri gövde olmuş başka dallara dönüştüğünü bugün olmuş aynı heyecan ve güzellik abidesi gibi karşımıza dikilir ve boğaza doğru koşan yapraklarının denizden gelen her rüzgarla fısıldaştığını bu güzel dostluğun çınar ve cami deniz ve çınar cami ve deniz dostluğu insan ve şehir dostluğuna dönüşmesini ne kadar isterdim çalıkuşu .İnsanlar daha mutlu görünüyor buraya geldiğinde en mutsuz asık yüzlerin burada yeniden hayata başladıklarına şahit olacaksın çalıkuşu.Dalgaların sana ulaştıracağı en duygusal ve içli şarkılara eşlik edeceksin hiç düşünmediğin hayat hikayeni sereceksin daha doğrusu göz göze gelmek istemediğin ne kadar anıların varsa elinden alıp götürüyor boğazın lacivert tuzlu suyu ve çınarın o ulu görkemli canlı diri yeşil yaprakları .Önceki mektubunda bahsettiğin çınar ve akşam ve hayallerin ne güzeldi diyorsun ki '..
Şiir Akşamlarına davetliydim güzel bir akşamdı ortam hepsinden güzeldi.Yeşil adamızın en ucundaki park hazırlanmış gece için ben oraya ulaştığımda güneş güne veda ediyordu.Son ışıkları gölle dans ederken inanılmaz bir göründü vardı.Yakamozların şovu seyretmeye değerdi.Akşmın bu saatleri beni hüzün lendirir her zaman.Göl mavi yoksa kırmızı ayırt etmek çok zordu büyük bir çınarın altına yerleştirilmişti şiir okunacak platform .Çınar dallarıyla adeta alkışlıyordu şiir dostlarını dallarındaki kuşlar hiç ürkmedi davetsiz misafirlerinden sesleriyle onlarda katıldı bize.Müzik,şiiri; hele çınar,üç yanımızı çepeçevre kuşatan göl,güneşin vedası,yakamozlar alıp götürdü beni çok uzak şehirlere martıların oldu bir şehre ve burada bir martım eksikti başımı her çevirdiğimde akşamın bu güzel ortamında bir martı görmeyi çok hayal ettim bütün yalnızları hayata tutunmayı mücadeleye çağırmayı ateşleye..' bu satırlarını okuyunca sana bunları yazma ihtiyacını hissettim .Sahilin bu güzel köşesindeki biricik Çınarın kuşatıcı kolları arasında seni nasıl dinlendirdiğini burada böyle bir ağacın varlığına gerçekten ihtiyaç olduğuna hayretle tanıklık edeceksin aksini düşünmek imkansızdır canım.Bak bir martı gelip şöyle bir başının üzerinden uçuşunu saatlerce yorumlayabilir keşif ve tetkini çok zekice tamamlayan martının diğer martılarla istanbul'u ayaklarımıza sermekte yarıştırdıklarına şahit olacaksın.Veya bir güvercinin seni beni izlediğini en güzel bir anıyı o kömür gözleriyle kayda geçtiğini gözlemleyecek tarihe bir not düşeceksin .Dalına konan bir kuş ya da kuşlar çınara hüzün mü veriyor bir martı ve martılar boğazın sularıyla en mavi savaşlarında iken çınarın hatırına lodos hafifliyor mu bunları izleyeceksin.Bugün pazar çalıkuşu ve çok kalabalık üşümek uğruna buranın o sihirli dinlendirici insanı sımsıcak tutan kollarına atmak için geliyorlar bir ilaç gibi dertlere deva şifa gibi sanki .Ahh çalıkuşu bunları okuduğunda neleri düşündüğünü yaz bana eminim meraklarına merak katmış oldum ve diyeceksin ki Çengelköy'e gelmeli İstanbul farz oldu bekle beni diye haykıracaksın. Senden ayrıldıktan sonra otobüste karaladığım kağıt elime geçti...gitmekse..evet gittim../ alarak seni de../..seni terk etmekse mümkün değil../ ardımdan hüzün mevsimleri yaşama../..evet kısa birkaç satır.Bugün çok mu gevezelik ettim başını ağrıttım en geveze kuş oldum başında cır cır gülümsediğini görüyorum doğru mu ? Bazen sürekli dillendirmek istiyorum içimde biriktirdiğim yüreğimde taşıdığım o sıcacık özlemi ve seninle kuracağımız dünyanın renklerini sınırlarını belirlemek gerek diye düşünüyorum.Bugün Süleymaniye camisine gittim daha önce yazmış mıydım mimar sinan'ın şahaser mimari eserlerinden Süleymaniye bu şehrin tuğrasıdır öylesine müthiş fevkalade görkemli duruşu vardır ki çalıkuşu'm hayran kalmamak mümkün değil . Mü'minler Allah'ın dostlarıdır Allah'da mü'minlerin...O ne güzel dosttur...diyerek fısıldıyorum kulağına ..sesimi alabildin mi..?Canım benim akşam olmak üzere son yazdığın mektubunda ağaçlara gelinlik giydiren kardan bahsetmişsin kış çetin geçecek erken bastırdı diyorsun sana dikkatli olman kendine iyi bakmanı söylemem gerekmiyor senin için üsküdar cuma pazarından alışveriş yaptım beş parmaklı kış eldiveni aldım renkli desenli.Biliyorum köyden örüp vermişlerdir sana ve ne çok güzel yakıştığını görüyor gibiyim olsun yine de ellerinde görmek istiyorum yarın kargoya vereceğim.İstediğin kitapları da buldum "..felsefede dini çoğulculuk ..j.hick ve s.h.nasr.Ayrıca ataist din felsefesi eleştirisi isimli kitap"Bunlar senin için ağır değilse bilmem ki şaşırdım iki gün boyunca inceledim kitaplarını neler düşündüğümü sonra yazarım evet ben de ilk defa okudum.".Ölümü özlemeyen aşkı anlayamaz.."..isimli kitap benim sana hediyemdir..arasında kısa bir not çıkacak....
05.11.2006 / Çengelköy