Çalıkuşu'na Mektuplar - 5
sevgili çalıkuşu
Anlatacaklarım ,hani hayatımızın içinde çok az ve özel olan hatıralar vardır hiç beklenmedik bir anda gelişen ve bir nisan yağmuru kadar güzel süren öncesi de aydınlık sonrası da aydınlık olan.Evet evet aynı nisan yağmurları gibi çalıkuşu işte bunun gibi bir konu.İşim dolayısıyla vergi dairesine uğramıştım bilirsin ne kalabalıktır çaresiz ve sıkkın ruh haliniz tüm sinirlerinizi boşaltacak kadar ayaktayızdır hepimiz ve bu dayanılmaz işkence sürüp giderken size nefes aldıracak hatta mutlu edecek bir şeyler olur bana da böyle bir güzel rastlantı oldu "..hocam buralara gelir miydiniz..nasılsınız .."..diye başlayan içten güler yüzlü tatlı hoş bir merhaba ile tüm sıkıntılarım gitmişti.Sıcak söz-cümle ve sohbetle odasına çay içmeye beni saygı ve sevgiyle götüren genç yıllar önce okuttuğum aydın isimli bir çocuk çıkmasın mı ?..şereflikoçhisar lisesinde görev yaptığım sıralar ( 1976 )..müfettiş olmuş kurumun çalışmalarını teftişe gelmiş..ya anlatamam çok sevindim ve mutlu oldum ..o kadar farklı ve duygusal bir karşılaşma ve bir güzellik oldu ki..doğrusu kendi işimi unuttum neredeyse.Sık sık beni soruyor anlatmamı istiyor ben konuştukça daha bir yakın daha bir saygı sevgi duruşlu sözlerle beni tutuyordu odasında .Çay-kahve daha da ilerisi yemeğe çıktık ve yılları konuştuk bu arada oturduğum yerden işim de hallolmuştu Allah'ım ben kime ne iyilik etmiştim veya ne yapmıştım da son günlerde bu iltifatı..ikramı..ödülü almıştım.Bir rüyada mıyım diye sık sık kendimi kontrol ediyorum bu kadar beklenmedik güzel duygusal bir karşılaşmaydı çalıkuşu .İşte öğretmenlik böyle bir beklenmedik mutluluk fotoğraflarını insana hediye ediyor diyebilirim ki istanbul'a gldiğim günden beri en mutlu günüm oldu bugün.Başka anlatacaklarım da var hiç beklemediğim bir anda ziyaretçilerim olmuştu bir gün okul saatleriydi günün yarısı geçmiş akşama yakın bir zaman dilimi.İki ziyaretçim oldu okula beni görmeye gelen dağınık çalışma masamın kalabalık evrakları ve masa üstü pc.önündeki yorgun gözler alnı kırışık ve yüzü akşama kaçan gergin hatlarıyla kırlaşmış saçlarının altındaki görünüm için sıkıldım önce.Kim bilir nasıl görülmüş olmalıyım daha ilk karşılaşmanın verdiği kısa bir şaşkınlık belki ama hiç yabancı gibi durmayan birileri olmuştuk birbirimize şiir kitaplarım dolayısıyla merak ederek tanışmak isteyen edebiyatsever insanlar .Güzel bir ikindi sonrasıydı ılık ve hoş bir rüzgar aldı bizi boğaza nazır bir tepeye gittik buraları hiç görmemişler isabet olmuştu nasıl hayran bakıyorduk kendimizden geçmiş olarak ve nasıl da egzotik büyülü bir akşama giriyordu şehir hafiften başlayan yağmuru hissetmedik bile.Canım benim çalıkuşu , sen çok severdin istanbul'un bu saatlerini ve burada olmanı çok isterdim.Misafirlerimin rumeli hisarı'na bakıp anadolu hisarı'nı aramalarına yardımcı oldum boğazın keskin kıvrımların birinin içine düşmüştü hisar .Fetih toplumu olmak dedim birden evet öyle bir kararlılık ve iman ahlak güzelliği içinde yükselen bir medeniyet güneşi bir toplum.Karanlık entrika dünyası bizansın zulmüne adaletsiz ve haçlı karakolluğu yapmasına son veren fethin askerleri olmak ne büyük bir başlangıç işte bizim çıkış noktamız bu çağ açan fetih iradesi olcaktır..demekten kendimi alamamıştım. Ve bulunduğumuz yer o kadar hakim ki boğaza çalıkuşu ,rüya gibi karpostal gibi bir manzara karşısındayız.Boğaz metal-kurşuni rengiyle üzerimize üzerimize akıyor gök turuncu ve mor desenli bakışlarını dikerek esmer rengine dönüşümünü haber veriyordu az sonra ışıkları yanan şehrin suya düşen aksinde ebru sanatının en güzel desenleri geziyordu sanki ve bir gemi çıktı beykoz tarafından kandilliye doğru gelen karadeniz'den marmara'ya açılmış nasıl da barışık su ile ve nazlı nazlı suyu incitmeden süzülüyordu.Alaca karanlığın o kül rengi havasını da alarak bizi büyüleyen akşamın renkleri ve İstanbul günün yorgun kirli sevimsiz işlerinden temizliyordu hepimizi.Bana yazdığın yalnızlık saatlerindeki sürekli yazdığın yazıları hatırlattı bu serinleyen havanın ve hisarların asil duruşları arasında boğazın sırlarla dolu sessiz akışı.Kimbilir satır aralarında hangi acı ve hasretlerini saklıyorsun ve hangi duyguların ağırlığında yazıyorsun anlattıklarını.Misafirlerimin çok memnun ayrıldığı saatlerdi sahile döndüm uzunca oturdum çalıkuşu sana yazdığım bir şiiri önümüzdeki günlerde yayınlayacağım önce sen okuyacaksın bir gün istanbul'a geldiğinde seni en çok düşündüğüm iskemle ve masayı gösterecek boğaza doğru okuduğum şarkıları burada sana okuyacağım ve önce hisarları gezdireceğim sana bir gül gibi insana dönüp bakan bir el gibi elimizi tutan.Sonra erguvan dolu sokaklarda gezeceğiz ve en önemlisi sensiz buralarda yalnızlığımı paylaştığım kız kulesi .Seni kız kulesine götüreceğim sahilden bir sandalla geçeceğiz buraya küçücük bir ada ve yapayalnız bir kule işte. Bunları yazıyorum ama bir yandan da bana yazacağın mektubunda yine diyeceksin ki '..bana anlattığınız her İstanbul anısı kıskandırıyor beni..bırakıp ardımda her şeyi yol alıp uzak diyarlara senin yaşadığın şehre gelmek..geçtiğin yolların birinin üzerinde olmak mesela bir çay bahçesinde hani o bahsettiğin çay bahçesinde ve orada seni beklesem diyorum..gördüğüne şaşıracak mısın sevinecek misin hiç ihtimal vermediğinden tanımadan geçecek misin ..' evet buna benzer satırlarını yine okuyacağımı düşünüyorum ..şimdilik bugün bu kadar çalıkuşu sana yazmaktan bıkmayacağım.....
08.11.2006 / üsküdar