Canım Anneannem

Merhaba,

Çok eskilere gitmeden içimde yaşayan anneannemi anlatmak istiyorum.

Küçükken o bakmış bana ama çok hatırlamıyorum. Bana hep 'çok cazgırdın, altını temizlerdim, karnını doyururdum yinede ağlardın, bağırırdın. Annene gazetelere anneannesi torununu boğazladı diye yazacak derdim' derdi. Ne bileyim adı üstünde bebekmişim işte.

Anneannem Beşiktaşta otururken her Cumartesi akşamı Dayımlar, Teyzemler ve biz anneannemde toplanırdık, sabah kahvaltıdan başlar gece geç saatlere kadar devam ederdi. Kuzenler, yiğenler hep Cumartesiyi iple çekerdik. Hem beraber çok güzel zaman geçerdi hem de bizimkilerin o harika yemeklerinden yemek çok zevkliydi. Sonra yavaş yavaş büyüdük, hayatımızdaki öncelikler farklılaşmaya başladı, değiştik. Artık o toplantılar çok eğlenceli değildi, dışarıda bir hayat vardı ve arkadaşlarımız bizi bekliyordu. Şimdi düşünüyorum da aslında önceliklerimiz hiç değişmemişti sadece biz öyle olmasını istemiştik. Ne büyük hata! Zaman geçtikçe hayatın koşuşturmacasında uzaklaştık.

Anneannem Ümraniyeye taşındı. Dayımlar Avcılarda, Teyzemler Yakacıkda anlayacağınız herkes bir uca dağıldı. Hayat bu küçük ama çok değerli toplantılarımızı şartlarıyla zora koşmaya başlamıştı. Sadece Bayramdan Bayrama görüşmeye başladık, zaman hiç dinlemiyor geçiveriyordu halbuki.

Korkulan ve aslında geleceğini bildiğimiz ama sanki hiç olmayacakmış gibi yaşamaya devam ettiğimiz o an geldi. Şimdi anneannemin bizi bırakıp gideceği anın gelmemesini dileyerek o anı bekliyoruz. Kendimi sorguluyorum, 'neden aslında onlar için hiçbir anlam ifade etmediğin şuanda hayatında bile olmayan insanlara öncelik verip, aileni bir kenara attın' diye... Neden...! Biliyorum son pişmanlık fayda etmez, zaman geriye dönmez ama neden illa böyle şeyleri yaşayarak öğrenmek zorunda kalıyoruz. Aptallık mı? Boşvermişlik mi? Daha önce demediler mi bana 'çoğu şeyi kaybettikten sonra değerini anlarsın' diye. Bile bile neden bu kadar değerli olan anneannemi el üstünde tutmadım veya ailemi...!

Sesi kulaklarımda, bir yere gideceğim zaman bana 'gidimiyon' derdi, bazen hayatın takibinin gerisinde kaldığı için biz genç nesil onunla şakalaşır gülerdik 'gelin benim yaşımada görürüm ben sizi' derdi, daha çok gülerdik 'ananiş ben 40 yaşını gördüğüm zaman sevinicem' derdim. Nede olsa o eski topraktı, 88 yıl devirmişti, hiç oturmayı sevmezdi hep dolanırdı ve 'oturursam oturur kalırım, hareketli olduğum için bu kadar iyiyim' derdi. Halen bizden ayrılmamak için tüm gücüyle direniyor, hala eski toprak o. Hep inatçıydı zaten, hep direnirdi. O nu en son gördüğümde bile hasta yatağında 'biran önce iyileşicem, bana öyle uzun uzadıya yatak hazırlamayın' diyordu. Gerçeği yüreğimiz en derinlerine gömüp hepimiz onun iyi olmasını bir 88 yılı daha devirmesini diledik, diledik ama yaşamın sonu olduğunu unutamadık bir türlü. Çok fazla keşkelerim var ve birkez daha keşke ile hayatın yaşanmayacağını anladım.

Bir gün onu arayıp 'yarın sana gelicem, anneanne makarnası yapıcaz seninle' demek istiyorum ve onun o sevinçli sesini duymak istiyorum.
Bayramlarda evine gittiğimizde elini öpüpde 'çamsakızı çoban armağını' diyip ellerimize 5 milyon sıkıştırmasını istiyorum.
Ona mutfak dedirtmeye çalışıp da 'mutbak' demesini istiyorum.
Evinde yemek yerken marketten aldığı topkekleri zorla yedirmeye çalışırken o üzülmesin diye yediğimiz günleri istiyorum.
Bizler konuşurken o duymazdı, anneanne kulaklığını tak bak duymuyorsun dediğimizde kendine yediremeyip 'ben sizi duyuyorum da ne dediğinizi anlamıyorum' demesini ve gülmeyi istiyorum.
Ben anneannemi geri istiyorum...

Ama ne yazıkki yolun sonunda, anneannemin devam edeceği ama bize DUR işaretinin çıkacağı anı bekliyoruz. Eski Toprak o.

Hayat sevdiklerimizi ama canımız kadar sevdiklerimizi kıramayacağımız kadar acımasız ve kısa.

Pişmanlıklarımızı asla telafi edemeyeceğimiz zamanlarımızın olacağını hiç unutmayın.

Bunu sizlerle paylaştım çünkü anneannemin ne kadar tatlı, ne kadar harika, ne kadar sevgi dolu olduğunu anlatmamı hakettiği içindir.

Elimde olsa tüm dünyaya anlatabilsem.

10 Haziran 2010 3-4 dakika 7 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar