Çekimleyiciler 11
Özgecilik; kişinin kendi sağlayışları olan (bencilliği) yerine; kişiler ortaklaşa sağlayışlarıdır. Yine kişiler işbirliğidir. Kişiler yardımlaşma birliği ve kişiler paylaşım birliğidir. Benciliğin giriştrimesi olan çekimleşme ekseni, bencilliğin tek kişisi yerine, özgeciliğin bireyini tutumlatmıştır. Birey kişi iselerde kişiden fazladır. Birey dışta organize olmanın ürünüdür. Birey hünerli ya da nitelikli emekle üreten kişi varlıklardır.
Artık "kişi bencilliği"; "birey özgeciliği" üzerinden dolaşan her çevrimlerlen, edinimci kazanımlara dönüşerek sosyalleşmiştirler. Bu yüzden, özelliklen de; bir pirimat olan insan iç güdüleri; sıfır orjine (başlangıç nokta düzlemine) doğru gerileyişler içine girdi. İnsanlar, bencilliği sayesinde sosyalleşip, özgecilleşip, bireyleşerek kendisini üreterek; insanlığını geliştirmeye başlamıştır. Toplumsal insandan evrensel insana devinmiştir. Bencillik; akıl almaz bir serüvenin sonunda, evrensellik olmuştur.
Sosyal birliğin özgeciliği, topluma alınmıştır. Özgecilik, toplumun, üretmeci devinme girişmesi olaraktan nitelikli emekle karmaşıklaşmıştır. Halk sosyal birliğin devrettiği, sosyal özgeciliğini kaybetmiş bir intikalidir. Toplum bu intikalin üzerine, kendi üretiminden gelen tüketim aşaması olan, özel yaşantılaşmasını halka yansıtarak, halkı işlevsel kılmıştır. Artık insanlar daha çok toplusallığından ötürü özgecildirler. Halk özgeciliği çıkaramaz. Halka sağlatılan toplumsal olan ve bencil olan yansıtmalar nedeniyledir ki halkı özgecil kılar.
Halk bencilliklerine sahiptir. Halk, bencilliğin devinmesini giriştirip; dış organize girişmeleriyle ile üretmeci olan kendi sosyal evrimleşmelerinin sağlayışlarını yapamazlar. Halkın toplum karşısında bir tanımlılık olduğu unutulmamalıdır. Toplum karşısında düşülen bir pozisyon durumdur. Halk içinde toplumun öznel bilinçli bireyleri de vardır. Ama bu bireylerde halk (bilmezlik) pozisyonuna düşmek zorundadır.
Halk nasıl bir yönü ile kişisel serbestliklerle yaşantılaşma alanı ise diğer yönü ile de, her şeyi bilemez olmanın öznel gelişmeli bilmezlikleri vardır. Bu bir kusur değildir. Sınırlı sorumlu olmanın zorunluluğudur. Toplumun tıp alanında çalışan bir 'alan bilirliği' olan bireyir.Bir tıp alan bireyi nükleer bir alandaki yönetim seçimlerine, oy veren olarak referanduma katılabilir. Bu'alana değin bilmezlikleri' nedeniyle, bu tıp insanı, zorunlu olaraktan 'halk' konumuna gerileyecektir. Ha keza bir nükleer alan uzmanı da, bir tıp alanına değin demokratik seçimli bir oylaşmaya katılımı nedeniyle halk durumuna düşmek zorundadır. Çünkü tıpçı, nüklerci gibi alan bilgisine; nükleerci de, tıpçı gibi özümsenmiş bir tıp alan bilgisine, sahip değildirler.
03.03.2009