Çekimleyiciler 7
Bu iki sorunsalın, en az iki bakımdan tehlikesini konu gereği belirtmekte yarar var. Birincisinde, içevlilikler doğal seleksiyona kapalılığı vardır. Ve seçme ayıklamaya olanak sunma açısından en sığ ve dar arzlar sunar olmasıdır. İçevlilikler, çok sınırlı ve kendini tekrarlayan verimsiz arzlar sağlarlar. Seçme ayıklama ilkesine yani, en iyinin seçilirci olması, rekabetine; daha gametler düzleminde iç evlilikle olanak tanımamaktır.
İkinci olaraktan da, aynı döller arasındaki patolojik geriliklerin ve kısırlıkların aynı gen havuzunda varyasyonunun sürekli çoğalması bu tür tercihlerin en büyük handikabıdır. Bunlar, bu tür içevlilikteki üremelerin verimsiz sonuçlarıdır. Bu türden evlilikler sonucunda, bu doğrultuda insanların, yavaş tepki verir olmalarının nedeni olduğu gibi bir düşünceyi dahi, akla uygun düşünmelerin bilincini, yapmaktadır. Bunun örneğini tarihimizde, yöntim kadrosunda da görmek olasıdır.
Burada ki siyasi zorunluluklar yüzünden, Osmanlı hanedanının dışarıdan yabancı evlilikler yapması da mevcut gen zenginliğine tesadüfü siyasi politik bir genetik gen havuzu eklemli seçilirlerin kriteri olmuştur. Çok evcilikli saltanat içinde, çok eşlilik içinde yabancı gelinle evlilikler; Hürrem Sultan, Kösem Sultan gibi yabancı gelinler, geleceği sürükleyen küçücük mini minicik bir siyasi kaoslarla tarihi yönlendirebilmiştirler.
Toplumsal haklar konusunda ve bu hakların kullanımı bağlamında bilinçlenmede, özgür tavırlı oluşta; kamuoyu oluşturmak; sivil toplum örgütlerinin ve sivil kuruluşların işidir. Bunlar halkın ve toplumun bireylerinin, toplumla olan bağ ilişkilerini, yurttaşlık görevlerini, canlı, güncel ve diri tutarlar. Kamuoyu bunlar vasıtası ile toplum olaylarından ve toplumsal durumlardan haberdar olur.
Ama ne yazık ki halkımız, bu tür sivil kuruluşlar eli ile yürütülen katılımcı çekey alanlarının üyesi dahi olmaya fazla yatkın değildirler. Demokratik örgütleri destekler olup, onlar içinde çalışıp onlara üye de olmazlar. Hâlbuki hiç bir biçimiyle, sivil toplum kuruluşu olmayan tarikat ve cemaatlere; çoluk çocuk, cümbür cemaat üye olmaktalar. Ya da bu tür inanççı öğretilerin devamlı müridi olurlarken, toplum olaylarına soğuk ve Fransız kalmaları, tamamen gelenekten gelen sosyal gen bilinçaltının baskısıdır.
Sadece seçimde oy kullanmakla egemenlik sağladığını düşünen güzide insanlarımız, sorunu takip eden, sivilleşen örgüt ve derneklerin uzağındadırlar. Sivil inisiyatiflerin yönetimler üzerindeki olası baskı unsurlarından olan diğer kamuoyları gibi olmaya, hep uzak kalmışlardır. Ve bu tür girişimlere çokça soğuk kalmışlar ve hatta güvensizlik duygularıyla, kimi dem bu olaylara hınçla bakabilmektedir.
Sürecek