Çekimleyiciler 8
Bu durum da halkın bir önemli, hem de çok önemli yanını ele vermektedir. Buda halkın kendisini, halk içinde; gerektiğinde inançsal olanın dışında gerçekleştiremez olmasındandır. Ve toplumsal hassasiyeti, toplumsal duyarlılıkları olan, genel ve bütüncül cazibe merkezleri kılamamış olmasındandır. Yine de, halkın aitleştirmesi içinde, halkın etnikçi çekim alanı oluşturmasında, halk bireylerinin sosyal kişileşmesini olgunlaştıran çekim alanı var etmesi; çok zaman, çok hayati bir yaşamsallıktır.
İnanca ilişkin cazibe noktalarının oluşturuluşları, halk alanın kullanımı içinde tarih boyunca çok yararlılıklı gelişmelerin, atiye doğru; insanlığımızın en sade biçimiyle varoluşu olmuştur. Ancak bir o kadarda kanlı çatışmaların aşılamaz engelleri gibi olmuştur da.
Bu yazı dizilerindeki amacım, totem, tabu, aidi oluş, inançlar gibi halk içi cazibe çekimli araçlar olmuş girişmelerin, insanlık gelişiminde oynadığı roller ve vaz geçilmez araç konumlu olumluluklarını ele almaktı. Yine, yeniçağ öncesi toplumlarında nesnel düzenlenişlerine, anlayışsal yorumlayışlar içinde olan katkıları belirtildi. Bu tür çekim alanlarının sadece boş bir hurafe ve yıkıcı gelenek olmanın ötesinde, süreç olarak ele alınıp işlendi.
Ne yazık ki günümüzde de ikbal hevesli, kısır, verimsiz, donanımsız, hiçbir vasfı olmayan siyasetler var. Siyasiler dahi toplumun atılım ve sistem dinamiklerini ivmelendirecekleri yerde ve en adil üretim, tüketim, bölüşüm güçlerini süreçleşeceklerine; beceriksizlikleriyle halka oynayıp, halkın cazibe noktalarında, halkın avlanmasını sürdürmektedirler.
'Halk baş tacımız' diyerekten halka; ya diline ya dinine oy vereceksin ikilemine sokup, oy almaktadırlar. Bu tavırlarıyla gerçektende halk egemenliği çıkardıkları iddiasında olmaktadırlar. Halkın din ve dil cazibesi ile oynamaktadırlar.
Çağdaş çekimleyiciler giderek farklılaşmaktadır. Çağ olasılıklarına para harcayan, olasılıklarını hesaplayıp, olasılıklarına yatırım yapan bir çağdır. Daha açığı çağ özgürleşme çağıdır, çağ insanlığını keşfetmenin, eylemsel öznel olma çağıdır. Çağ olasılıklarını tutabilmenin özgürleşmesinin yapıldığı bir çağdır. Değilse deli danalar gibi etnik damarın, hiç bir şey olmayan bir şeylerinden (tabularından) tutunarak, adam olunacağını sanma çağı, değildir.
Söz gelimi çağ, gök taşlarının (asteroidlerinin) yörüngelerini hesaplayıp, Dünya'ya çarpma olasılıklarına kafa patlatma bunun önlemlerini, bütçe ve bilgi ve teknolojiler olaraktan yaratma başarısıdır. Bunlarla ilgi ve alakası olmayan, aptalca etnikler üzerinde debelenip yuvarlanma çağı değildir.
Toplumunuzda etniklik gibi bir ucubenin olmazdaki talepleri yerine, bunun bilgisel sorumluluğun, akli yetikliğin formasyon taleplerini oluşturma çağıdır. Bu dilekleriniz yerine getirilse bile, halinizden en ufak bir değişme olmadan sömürülmeye devam olunan bir oyalaşmanın, mahmurluğu olacaktır.
Sürecek