Cennet Algısı - 3

3-Yine etnikti komün yaşam ilişkilerini terk ettikten sonra, araçlı üretim yapan şimdiki yeni ilişki düzeninizi; eski komündü cennet düzenin taşır olması artık olanaksızdı. Ne o günün etnikti totem kültürü ile bunu başarabilirdiniz, ne de o günün doğada sağlayışlı tutum ilişkileri ile bu yeni tarz üretim ilişkisini; yürütüp sürdürebilirdiniz.

Sizin dışınızda olan, girişen; giriştiren güç; sizin neleri göze almanız gerektiğini bizatihi size öğretip uygulatmıştı. Örneğin, bir hücreli iken ölümsüz olan hayatınız. Amip gibi ikiye bölünüp çoğalıyordu. Oysa sizin dışınızdaki güç, sizi çok hücreliliğe zorlarken; hayatın devamı bağlamında sizin ölümünüzü dahi göze almıştı. Çok hücreliliğin maliyeti ölümdü. Lakin çok hücreli üreme de hayatın devamı için pek verimli bir yoldu.

Hayat bu egoizmle diken üstünde idi. Diken üstünde olan egoizm, vesvese ve kaygılar içindedir. Peki ama bu kaygılar nasıl giderilecekti? Bu kaygıları giderici yollardan birisi, değişen çevreye uygun cevaplar verebilmekti. İşte bu diken üstünde olmaya dek kaygı süreci, sizin cennete de dönememe süreçlerinizi başlatacaktı.

Hücre oluşumunu dayatan çevre olay ve olguları şimdi yoktu. Söz gelimi ilkel okyanuslarda arkaik dönemde bol organik besinler oluşmuştu. Bunları rahatça tüketen benler, giderek azalan besin kriziyle ilk ekonomik buhranı (krizi) yaşamıştılar. İşte sizin dışınızda olan ve sizden bağımsız olan çevrenin bu kabil sunumları ve dayattığı yoklukları sizi değişmenin tepki koyutuna zorluyordu.

Üstelik hayat sizin dışınızda ama sizinle de vardı. Karşılıklı zorunlu girişmeli bir oluşuma, boyun eğiyordunuz. Aksi halde bu hal ile (yaşayan canlı olma halinizle) kalamazdınız. Ben olan güç, düzenli girdi çıktı seçimlemesi yapacakla, yaptığı enerji transferini dönüştürüp; düzenli kullanan, düzenli enerjili, kararlı yapılardı.

Çevredeki sunumlarının (nedenlerin) değişmesi demek, cennetin sunumlarının değişmesi anlamına da geliyordu. Üstelik çevreniz ve dünya ve evren sizin dışınızda ve sizden önce ve sizden sonra olacak bir kesikli sınırlı, girişmeli sürekliliktirler. Ama bunlar bir an sizinle de vardırlar. Siz, var olan karşılıklı girişmeli bu oluşuma boyun eğiyordunuz.

Çevreye dek ram oluşunuz yoksa, bu halinizle (canlı halinizle) var olamazdınız. Canlı haliniz hayatı taşıyan bir kalıptır. Kalıp bu taşımayı yapabilmenin eğimiyle zorunlu girişir. Girişmeniz sizin hayat damak tadınız, mücadeleniz, uygarlık serüveniniz, hak ve görevleriniz, sorumluluklarınız olacakla ulvi eşip; sizce yaşamı devasalaşan bir anlam bulurken hep bu ilke için (hayatı ne olursa olsun sürdürme egoizmi için) çaba gösteriyordunuz. Avatar konum sizin için kıyametin yaşanması olurken, taşınan ilke için sizin; hiçbir öneminiz yoktur.

Yine cennette çıkmanın bir diğer önemli adımı da şuydu. Her ne kadar kişi algıları, olay çevresindeki gerçekleşmeleri, kendisine yönelik bir tehdit ve kayrılmanın sunumu gibi anlarsa da, bu doğal olan bir egoizm, eğimlemesidir. Ego, dünyayı size göre, sizin için yansılı kılışla; cevrenizi size göre çarpıtma eğilimlidir. Egonun sağlayışları olmasa, siz dünyayı tanıyamazdınız. Egoizm kör bir yönelme şiddeti gibi saldırgan olabilen ve ben diyen bir eğilimdir. Ama seçme ayıklaması ile de akıllara durgunluk verir denli akıllıcadır.

Bu nedenle, siz evrenin merkezi değildiniz. Ve evren sizin etrafınızda dönmüyordu. Yani hiçbir şey sizin için değildi. Sizin için olmayan olay ve olgular çevresi, kendi girişmelerinden ötürü değişmelere uğruyordu. Değiştiren neden artık ya ortada yoktu; ya da o neden şimdi bir sonuca dönüşmüştü. Sonuca dönüşen neden, şimdi sonucun yeni nedenleriyle cebelleşiyordu.

Sonucun kendi üzerine, kendisinden kaynaklı ve çevresinden yansıyan nedenleri vardı. Nedenlerin sonuca dönüşmesi bitmediği sürece o sonucun sürekli sürdürülebilirliği vardır. Eğer hücreler birliği mide gibi bir sindirim işlemini ortaya koymuşsa; enerji bağlarını çözmeye matuf ilk girişimlerden biri olan mide bezi; bu nedenin yani enerji sağlama nedeninin, sonuçlarından birisidir. Sonuç olan mide bezi, kendi üzerine yansıma ile kendi nedenleriyle de baş etmenin değişmesi içinde olacaktır.

Neydi midenin kendinden kendisine yansıma nedenleri? Mide sindirim için besinlerle dolarken gerilecek, şişecektir. Yanacak, ekşiyecektir. Yine mide bezi kendi salgısından rahatsız olacaktır. Bunları bir limonun mideyi ekşitmesinden kaynaklı olacağını sanmak, yanlış değildi. Ama midenin yanması yine de limondan gibi olacak! Ancak midenin de limonu sindirmek gibi bir işlev üslenmiş olması, daha işin başında bu kendi üzerine olan yansıma nedenleri de kendisinden ötürü sırtlanması olmaktadır.

Değilse dışarıda duran limonun, durup dururken onu ekşitmesi yoktu. İşte bu kabil sürekli oluşmalar, nedenin sonuca dönüşmesi ve sonucun da yeniden kendisinden kendisine etkimeli nedenleşmesinin kesikli sürekliliğidirler. Sizler de bu olup bitenden kurtulamayacaktınız. Cennetlerin geçiciliği, bu yönelimi (kaderi) size dayatmaktaydı.

Bu bağlamda zaten cennetin verilerinin de bir garantisi yoktu. Cennet nimetleri çeşitli şekillerde azalmaktaydı. Azalan nedendi basınç yeni olan sonucu ve yeni olan sonucun da kendine özgü olan nedenleri, o sürecin dünde ve günde kalmayışıyla ileri taşınmasıydı. Bencilliğinizi; değişerek, olay çevresine tepkilerle cevaplar vererek, ancak sürdürebilirdiniz.

Sürecek

14 Ekim 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar