Cennet Algısı - 4
Hayat bu zorunluluğuyla; kendisi bir nedendi, neden olan kendisi bir sonuçtu. Ve sonucun tekrar neden olması eytişimine çevrimini dayatmıştı. Bu da merak eğilimidir. Merak eğilimi öyle garabet olan bir bilinmezlik değildir. Tam bir bilinir nedendir. Ben diyen egonun sağlayıştıları, yine egonun sağlanıp, sağlanamamasına değin kaygılarıdırlar. Kaygıların kaçınılası sağlanması haz; sağlanamaması eleme dek duygu davranışlarını desteklerdi. Bu yüzden eğilimler içindeki egonuz, saldırgandırlar.
Daha önce de belirttiğimiz gibi kişiydi ego, sosyal yaşam içinde kişiler egosunun 'sosyal özneler egosuna' dönüşmesiyle sosyalleşir. 'Sosyal özneler egosu', 'sosyal bilen ben' ve 'aidiyetlikler' bir özgecilik tutumudurlar. Özgecilikle egonun öfkeli saldırganlık eşikleri indirgenir. Dıştan dolaşarak sağlansan özgecil ego, bu özgecil sağlatımların kaideci tutum etkileriyle kişilerde ruh sallaşırlar. Böylece, tekildi ego ruhsallığının üzerine, özgecil olanın ruhsallığı giriştirilir.
Merak egonun çevre uyaranlarına karşı tehdit oluşmadan evvel, çevreyi sınayan, bu sınamayla seçme ayıklamasını yapan bir kişi çevre giriştirmesidir. Onun için çevrenizi araştırırsınız. Kaygıdan sıyrılırsınız. Ya da araştırmanız, kaygılarınızı artırarak sizi kaygı kaynağından kaçınmaya zorlar.
O halde merak eğilimi egonun kaygılarından kaynaklı bir araştırmadır. Kaygılar, tehdidin bilinmesine; araştırılıp tedbirinin alınmasına yönelik, bir ego eğilimidirler. Siz tehdidini kestiremediğiniz ortamlarda daima huzursuz ve tedirginsinizdir. Aslında aitti tutumlarda kişilerin tedirginliğini kaldıran bir bilme bir kararlı olmanın huzurudurlar. Aideti tutumlarınızla, huzursuzluklardan kurtulursunuz. Sizin merakınız bir eğilimi sonuç olacakla yaşadı mı, siz de; bu sonucun, kendi yansımalı nedenlerini yaşamaktan kurtulamazsınız.
Okyanus kıyılarında yada ılık su kıyı çevrelerindeki, nemli karasal ortama arada bir merak yüzünden çıkan hayat, bu merakın ona yansıyan sürükleyicilerinden ötürü, merakın getirilerini de yaşayacaktı. Örneğin; karada hayat olmadığı için, kısa aralıklarla kıyıya çıkan canlının merakı, sudaki hayata ilişkin canlı organizmalardan gelecek tehdidinde burada olmamasının keşfi demekti. Sudaki saldırganlara karşı av olacak olanın kıyıya çıkması demek; mekânı ve gizlenmeyi büyütmek olacakla ara sıra karaya çıkması ve saklanması o avın güven içinde olması olacaktı.
Nice ara sıra, merak için yaptığımız şeylerin de; artık hayatımız içinde her gün mutlaka yapar olduğumuz şeyler arasına girdiği de, hepimizin aşina olduğu bir sıradan durumdur. Söz gelimi içten yanmalı motor merakı insana, iyon devinimine giden sürecinizi muktedir kıldırmıştır. İyon devinimi sizi uzay sürecine taşımış, hayatı uzay koşullarında sürdürmeye yöneltmiş olan bu güç; temelde sizin dışınızda var olan, hayatın bir dayatması olduğu, asla unutulmamalıdır. Size saldıran da, sizi av yapan da hayattı, sizi o saldırıdan koruyan da hayattı!
Görülüyor ki merak eğilimi de, sizin cennete (tekrar suya) dönmemenizin nedenidir. Yine merak eğilimi cennetten ayrılmanıza dek olan, değişim dönüşüm koşullarına sizi, hazırlandırıcı bir unsur olmaktadır. Sırf güvende olup olmamanıza değin, o durum, olay ve gözlem alanında kaçınma ve o alana yakınlaşılmanın araştırılmasıyla yapılan keşifler size, muktedirlik olacakla da dönüyordular.
Şimdilik bir okur aydınlanması olacakla, cennetten kovulmanın ve cennete dönmemenin nedenlerini şöyle sıralayabildik: 1-Çevre değişmesinden kaynaklı, olduğunu belirttik. 2-Organizmaların merak ve merak eğilimlerinin keşifse nedenlerle süreci sürekli kılması olduğunu belirttik. 3. Olaraktan da, organizmanın güvenlikte olup olmamalarınsan doğan diken üstü duygu birikmesi olan kaygıların giderilmesi olaraktan belirttik.
Sizin dışınızdaki hayatın size, sizin dışınızda ve sizden ayrı oluşla bir dayatması vardı. 5-Cennette büyüyerek çıkıyordunuz. Gözünüzü açaraktan çıkıyordunuz. Büyüme ve gözün açılmasının maliyeti cenneti terk etmek oluyordu. Tıpkı çok hücreliliğin ölümü göze laması gibi daha birçok bağıntıları olup ta, ancak saydığım bu beş unsur, kanımca konuyu anlaşılır kılmıştır. Bunların tümü de, organizma devinmesi içinde, egoyla ilintili davranımla; bir meşrulaşma (zorunlu) olmaktadırlar.
Bir korunmaya dek kaygı duygusu olan sığınma, hangi durumda olursanız olun, sizi; gerisin geri; bir önceki bilinir olan, ortamın aitlik güvenliği içine çeker. Bu aitti ortam çekiciliğinin başında rahim aitliği, güvencesi çekimi gelir. Rahim güvenliği, her şeyin hazır bulunduğu tam bir cennet koşuludurlar. Ya da cennet algısı, bizim o şekil koşullar içinde oluşlarımızla, o koşulları tanımamızla pekişen alışmadırlar. Alışmalarımız, böylesi bir sığınma eylemidirler.
Bu sığınılan yer, her nasılsa; bizlerin bir önceki terk etmek zorunda olduğumuz yerdirler. İlişkileri büyüyen olay ve olgular, kapalı dolaşım sistemi içinde alışmaların ilişkileriyle taşınamazdı. Büyüyen ilişkileri dışın seçilirdi olan ortamı içinde, giriştirirler. Bu da büyüyen ilişkilere göre kıt olan cennetin ortamını az az değiştirmekti. Ya da kapalı sistem koşullarının, bu büyüyen ilişkilere cevaz verememesi, alışılan ilişkilerin değişmesi, sizi de değişmeğe ve yeni aitti ortam ilişkilerine zorlar.
Bir dışa açılma kaygınız olan beslenme eylemi, beslenmenin giderilmesinden sonra sizler, tekrardan alışmanıza dek aitti, istikrarlı ortama dönersiniz. Alışmalara dek sığınmanın huzurunu özleyen egonuz sizi bu huzura doğru çeker. Az biraz yükselen açlık eşiğiniz, güvenlik algınıza dirençle, sizin güvenlik tehdidinizi az az biriktirirler. Biriken güç, kendisini giriştirmeğe, zorlanır.
Sürecek