Cennet Algısı - 8
Her bir atık, kendilik özdekse özellikler yansıması ile bir etki ile periyodik ya da a periyodik uyarandır. Bu uyaranlara siz zaman içinde ya rast gelen zamanı kullanarak ya da tüm zamanı rast gele zaman yaparak tepki vermenin karşılanmasını yapıyordunuz.
Bu durum yapı içi önemi nedeniyle zaten acil bir durumun basınç ve dayatanıydı. Bu sinyale göre ileti alan ve ileti veren şebeke yolları bu gün bile bu çok gelişmiş komplike olgunluğuna rağmen, değişmeler karşısında tam oturmuş olan bir düzeye de hala gelememiştir. Bu da çok doğru ve gerçekçi bir olasılıktı.
Nasıl gelsin ki, her yaşantı yeni bir tutumlaşma olurken, onun entegrasyon içi ilişkin haberleşmesinin yapılaşan düzenletmesi epey zaman alıyordu. Bu toplum hayatı gibi hızlı olmuyordu (akmıyordu). Olay olgu ve organizmaların çevrelerindeki yeni durum dek karşılaşmalar hemen ilişki alanının konusu olmuyordu.
Söz gelimi çevrenizde periyodik olaylarla, periyodik olmayan her zaman, her anda belirebilir ya da her durumda beliremez şekilde süreçler olup bitiyordu. Periyodik olmayan süreçler rastlantısaldırlar. Ne zaman, nerede karşımıza çıkacağı bilinmezler. Ama mutlaka, burun buruna oluşla karşımıza çıkarlar. Bu süreçleri tutumlaşmanız, sürekli olanın girişen bir ilgi ya da alakadar olma tutumuydu. Yani bunlar, zamanlarını sürekli kıldığınız, bir alarm kaygı durumuydular.
Örneğin; ne zaman ve nasıl kafanıza düşeceğini bilmediğiniz bir yıldırımın rastlantısal olma durumu her an, her zaman mevcuttu. Yıldırımın eğimse oluşla düşmeye dek rastlantı sal tutumunu (kaygısını) sizler bir epey bir zaman sonra paratoner bulundurmayı; 'sürekli zamanı kullanımıyla' ancak şimdiler içinde ilişkilenebilmiştiniz.
Yani uzun yıllar yıldırıma dek kaygının enformasyonu olan, yıldırım vardı. Ama yıldırıma dek şiddetini kendi bütünlüğünüz içinde kullanmanız olanaksızdı. Onun seçme elemesini kendi dışınızdaki ilişkindik sosyal ve toplumsal yapı organizması içinde, enformelini önlem edecekle tutum edebilirdiniz.
Şunun şurasında üç yüz sene önceye kadar yıldırıma dek önleyici tepki tutumunuzu ortaya koyamamıştınız. Yani rastlantısal olanla ilişkilensen tutum tepkiniz; paratoner denen bulundurmayı, sürekli zamanın kullanım devinimi olacakla ancak bunu karşılar olacaktınız.
Yine diyelim ki bir şehirlerarası otobüs sizin çevrenizdeki bir A noktasında günlük periyodik zamanlarla geçiyor olsun. Bunun sizin hayatınızla da eğimle şen bir tutum tepki olacak ilişkilenmesi de rastlantısal olacaktır.
Diyelim o araç, o; a noktasında yakla şıklıkla ve periyodik olacakla dokuz sularında geçmiş olsun. Bu periyodik ilişki yinelemesinde siz o noktada, diyelim dokuza beş kala ve dokuzu beş geçe aralığında bulunmakla, hep o araçla tesadüf edip; hep girişme yapacaksınızdır. Yanı periyodik olanın tepkiye dek karşılanması da, o zaman aralığı orada bulunmanızla (periyodikliğince) rastlantısal olacaktır.
Bu gibi girişmelerle, akşamın periyodik oluşu sizi; ışık yakmağa ya da sığınma alanlarına çekilmenin rastları zaman dilimi olacakken; Yine periyodik olmayan belirmelerin olası her anki uyaran tehdit ya da cazibece çekimine uğrarsınız. Bu belirme hoşlanma ya da hoşlanmamanıza denk gelen itim tepkisi olarak sizde güdülenirler. Periyodik olmayan ve her ana dek sizi güdüleyen itici panik kaygısı da sizin dikkatinize ve uyarılmanıza neden olur. Size sürekli bir alarm olmanın, tetikte olunmasını yükler.
Böyle hep alarm öğrenmesi de; ortada bir periyodiklik olmadığından, tüm zamanınızın bir kullanımı olacaktır. Açıkçası periyodik olan eğ imleyenlerin tepkisi rastlantısal 'parça zaman ilişki olacakken'; a periyodik rastlantısal olan (periyodik olmayan belirmelerin) eğim ilişki tepki ve tutum laması da; 'tüm zamanın kullanımı' olacaktır.
İşte sosyal ve toplumsal hayatın yönetsel olacak entegrasyonu da birden ortaya çıkmamıştı. Etki ve tepkilerin zaman içinde haberleşişle ilişkindik alanına sokulan devinmeleri, ancak tekilliklerin, birçok tutumsa edimle yaptığı seçme ayıklamasından sonradır ki, entegre edilmesiyle, birlikler birleşmeleri oluşurlar.
Sürecek