Cesaret
- Anladım ki İnsanlar; Susanı korkak. Görmezden geleni aptal. Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar... Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..! ?' Şems-i Tebrizi
Büyürken küçülen bir şehrin yok oluşunu izlemek Orhan Veli'ye ihanet etmek gibi gözlerimi yok etmek ve kulağımı sağır etmek.
Ve artık Gemlik' doğru denizi Orhan Veli gibi görmemek Müjdat Gezen gibi şaşırmamak. Bizleri şaşırtmamak bunu kanıksamak yok olmuşluğu izlemek canımızın yangınına bir gıdım su bile tutamamak, böyleydi Gemlik bir zamanlar demenin manasız serzenişine kapılmak aptal bir övüncün fotoğraflarına bakakalmak.
- Suçluyduk kuzunun susuzluğuna göz yummak kadar.
Şehir dinozorlarının bir yudum merhametten yoksun ve maddenin manasını çöl susuzluğunda iştahla içerken kesilen ağaçların gölgesinde yükseltirken beton yığınları...
Ve seyrederken körfezin gün batımı açıklarında saltanat kayıklarıyla ve öldürürken Orhan veli'inin o kitabında ki bu şehri ve yerle bir olurken ekolojik dengesizliği biz Atatürk ilkokulu bahçesinde siyah beyaz filmler seyrediyorduk.
Cumhuriyet balolarının müzikleri sustu önce sonra dansları bitti, iskeleden kayıklar, motorlar azaldı, sonra nüfusu ikiye katlayan Kumla geceleri. Kaçar olduk başka kentlerin bakir kıyılarına soluk almak adına.
Biz ettik çocuklarımızı bu kentten gönderirken dönmemek üzere, bu şehir sizi tüketir dedik. Bu şehre borçları olduklarını unutturduk, mühendis ettik, savcı ettik, şehir planlamacısı ettik hatta kursağımızdan kısarak istikbale yürüyüşlerine yardım ettik, gidin dedik, geriye müptezel gençlik bıraktık avucumuzda kalan sermaye buydu gidemeyenler.
Bu şehrin sokaklarına doluştu. Sustuk ürktük belki.
Karışmış yumağı çözmek zor artık, ter ister sabır ister.
Tıpkı trol belasıyla deniz neslinin yok oluşunu izlemek gibi, binlerce voltluk lambalarla balığı aldatmak gibi, yumurtalarını çürütmek gibi, zeytin ağaçlarını kurutmak gibi, çirkin beton yığınlarını arşa yükseltmek gibi, körfezi liman dolgularıyla çürütmek gibi, sığırcık sürülerinin yok oluşlarını izlemek gibi, kelebeklerin renklerini görememek gibi.
Gördük aslında
Taşın altına el sokanların ellerini kırdılar önce
Sonra dillerini kestiler.
Ferman padişahın dedik, seyrettik bir hırka dudağımızda bir cigarayla, çekemedik dinozorların altındaki sandalyeyi, kilimlere oturduk... Kayalar yıkıldı gökdelenler dikildi dağ kapandı betonun kasvetinden, güneşin batışı yok oldu..... Suçluyuz ?'trktnş ?'
?'Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor ? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor ? Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin ? O zaman güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü; Her insan ölecek yaşta...'' Sems-i Tebrizi
güzel bir şey yapmak ne de güzel güzel bir yazı yazmak güzel örnek olmak ..abicim ne de güzel yazmışsın,yüreğine sağlık 👍😙👧
Hayatı hep biz zehir ettik kendimize aslında şehirleri insanlara ve betonlara boğarak kendi kendimizi ateşe attık Allah sonumuzu hayır etsin ama bu kafayla o da zor...👍