Çıkar
Günümüzün en gözde kavramlarından birisidir. Artık birilerinden menfaat beklemeden bir şeyler yapan gözle bulunamayacak kadar derinlerde geziniyorlar. Çıkarı sadece meddi olarak da görmeyelim: aynı zamanda manevi olarak da yoğun şekilde çıkar üzerine kurulu bir ortam kurmuş durumdayız. Dualar dahi yakarışlarındaki samimiyeti içindeki menfaat duygusunun göğe ulaşmasından mıdır bilmem kabul olmaktan uzaklaşıyor. Buradan kastım herkes çıkarcı demek de değil.
Lakin bilerek veya bilmeyerek bu cenderenin kovasında menfaat yudumlar hale geldik. Peki, bundan kurtulmak mümkün değil mi? Bu yolda sarf edeceğimiz bir şeyler yok mu? Var ama zaten zor olan da bu var olanları uygulayamamakta.
Parası olan onu bir şekilde ne yapacağını bilir. Esas sorun olmayan ne yapacak. Artık birisine selam vermek için ondan ücret bekler olduk. Birisi fikrimizi soracak olsa, bunun için dahi beklentiye girmekteyiz. Çıkar dediğimizde görevlerini yerine getirmek sonucu alınan veya alınması beklenen ödüllerden bahsetmiyorum. Örneğin İslam'ı yaşayıp da cennet beklentisi içerisine girmek çıkar olarak değerlendirilemez. Bunun nedeni gayet açık.
Çoğu dine inansa da tam olarak içeriğine nüfuz edememekte ve yapacakları ibadetleri yerine çoğunlukla getirememektedir. Böyle bir ortamda görevini yerine getirenleri çıkarcı olarak değil tam tersine sadık kişiler olarak görmek gerekir. Çünkü burada al sana pasta der gibi hazır bir şey sunulmamakta, gizemli ve büyük ölçüde de gizli olan böyle bir durumda rolünü kanıksayanları kutlamak gerekir.
Esas çıkar, menfaat çöplüğünde sabahleyin öten horozlar gibi durmadan öten ve yüzleri karakter çürüklüğünü resmeden, buna rağmen insan kisvesini kendinden uzaklaştırmayan beyhudelerdir.
16:25 05/01/2013