Çıplak Ruhlar Ormanı
On dört yaşındaydım.
O zamanlar yatılı okulun buğulu pencerelerine başımı dayayıp uzun uzun düşüncelere daldığım,küçük dalgalarıyla bana gelecekten haber getiren bir göl vardı. Cırtlak renklerin arasına yerleşmişti,arada bir hengame dolu sislerin içinden huzurlu bir el uzatırdı hep. Ne zaman başımı pencereye dayasam huzurlu elleriyle başımı okşar, bir yandan gelecek kaygılarıyla, bir yandan da yalnızlık ile boğuşurken yanı başımda bitiverirdi. İlk kitaplarımı ve sigaramı o göl manzaralı pencerelerde gizli gizli yakalanma korkularıyla okudum ben. Gece bütün arkadaşlarım yattığında gizlice boş sınıflardan birine geçer,ilginç hikayeler ile dolu sayfaları karıştırmaya başlardım. Pek fazla alternatifim yoktu o vakit. Gorki, Balzac, Tolstoy, Rımbaud, Kafka , Zweig'le tanıştığım yıllardı.
Serseri değildim.
Gelecekte hayatın bana sunduğu hüzünlü bir yaşantım olacağını farkedememiştim.
Kendi kendimle dövüştüm,
Savaş meydanlarında bir tek benim kanım vardı.
Kılıç darbelerini hep kendi geleceğime vurdum ben.
Bir sır perdesi gibi aralanıp sinsice beni terkedilmişliğe zorlayan o gölü izlemekle geçti çocukluğum.
Sevgi,şefkat,nice mutluluk sözcüğüne düşmandım,beni neşelendiren her ne olursa ''öfkem'' sinsi bir hayalet gibi izliyordu beni.
Yalnızdım.
Uzaklardan bir dost yüzü,kendi benliğinizi sevmenizi sağlayan ufacık bir şefkat pırıltısına sarılma ihtiyacıyla sarmalar sizi.
Tıpkı ''Medusa'' gibi ondan kaçamassınız.
''Yalnızlık'' her duygunuzu kontrol eden zehirli bir akrep gibi peşinizde gezer.
Hayatınızı daha değerli kılmak istediğiniz her an karşılaşırsınız onunla.
Geleceğimi hep merak etttiğim,kıyılarında korkusuzca at sürdüğüm yıllardı.
Kendimi keşf etme umuduyla doluydum,büyük bir binanın katlarında gizlenmiş merdivenlerden izledim uzun bir süre, dolanbaçlı yollar gösterdi hayatım, kaçmaya çalıştığım da ruhumun dar patikalarında gezindim. Ölü doğan umutlarla doluydu orası.
On dört yaşındaydım.
Bütün çocukluğumu ve geleceğimi ruhumun dar patikalarında kaybettim ben.
(21 aralık perşembe-kendi hayatımdan 1.bölüm)
Merhaba değerli kalem dost Erdal bey, özgün denemeniz içtenlikle yazılmış duyguların katıksız bir duru derenin sessiz sessiz ulu denizleri ararcasına akışı hoşluğunda hoş bir eser olmuş.
Kutlarım akıcı kaleminizi ve algı gücünüzün zenginliğini. Emeğe ve sanata saygımla.
Sevgili Üstadım ; İnce ve zarif yorumunuz için sonsuz teşekkür ederim.Bu geceye, bana edebi bir dosttan fazlasını kazandırdığı için minnettarım. Yeni yılınızın ;sağlık ,huzur,neşe ve mutlu kalabalıklar ile geçmesi dileğimle kaleminiz daim olsun..
Genç arkadaşlarımızın hayatın en'lerini ve yaşamlarını böyle güzel sorgulaması dikkate değer elbet
özellikle başlık seçimleri çok anlamlı
Tebrik ve takdirlerimle sevgili Erdal👑👑👑