Çizgi Filmlerimiz Kadarız

İki yaşındaki yeğenimin konuşması için gün boyunca bir şeyler söyletmeye çalışıyoruz .Hepimiz ağzından çıkacak iki kelime için heyecanla beklerken ve bunun için çaba sarf ederken o bizim söyletmeye çalıştıklarımızı söylemiyor.Bir de görüyorum ki en çok sevdiği çizgi filmdeki kahramanın hareketlerini birebir taklit ediyor...

Bu olay beni çok düşündürdü. Çocuğu, gün boyunca yanında olan aile bireyleri değil günde sadece bir saat kadar seyrettiği kahraman etkiliyor.Peki bu ne kadar önemli bir durum?..Ya da bu durum ne anlama geliyor?...

Çocuklar her ne kadar aileleri için önemli ise de en çok geleceğimiz için önemidirler.Yani her çocuk geleceğin bir parçası, her çocuk geleceğe yönelik bir umuttur...Onların nasıl geliştiği, neler öğrendiği, çevresindekilerden nasıl etkilendiği, onun nasıl bir birey olacağını belirlemedeki en önemli etkenlerdir.

Peki onun gelişimi ve öğrendikleri, çevresinden önemli tuttuğu çizgi filmlerle paralel ise ne yapmalı?.. Bu durumda ilk olarak izlediği çizgi filmleri önce biz izlemeli, eksik veya doğru yönlerini göz önünde tutarak eleştirmeli, eğer bu filmlerde olumsuz örnek olacak davranışlar görüyorsak mutlaka çocuğu o çizgi filmden uzak tutmalıyız... Aksi takdirde oturup 'çocuğum neden böyle olumsuz davranışlar sergiliyor' diye düşünmek zorunda kalırız...

Konuyu biraz daha geniş tutacak, biraz daha geriye gidecek olursak eğer, çizgi filmlerin çok yaygın olmadığı eski dönemleri ele almak istiyorum. Çizgi filmler yerine sokak oyunlarının daha yaygın olduğu dönemlere bir bakalım...
Öncelikle yaşım çok büyük olmamasına ve bizim ilk çocukluk dönemlerimizde de( son birkaç yıl kadar olmasa da) çizgi filmlerin yaygın olmasına rağmen ben çok fazla çizgi film izlemezdim.Çizgi film yerine sokakta koşup oynamak daha çok hoşuma gidiyordu.Ve bu durumun 'ben' i oluşturmasında çok büyük rol oynadığını düşünüyorum. Çünkü gözümün önünde olanları oturup izlemek hala çok hoşuma gitmiyor. Bunun yerine kimsenin görmediği, çok fazla değinilmeyen şeyler daha çok dikkatimi çekiyor. Özellikle bu yüzden bakış açısı farklı, çok göz önünde tutulmayan kareleri fotoğraflara dökmekten inanılmaz zevk alıyorum. Ya da şiir yazarken kullandığım tanımlamalarımda daha farklıyı bulmaya çalışıyorum.Bu da çocukken yapmış olduklarımızın, büyüyünce de yapıyor olduklarımızla paralel olduğunu gösterir.

Çizgi filmlerin az olduğu dönemlerde de oyunlar çocukları (dolayısıyla toplumu, geleceği) çok fazla etkiliyordu.Bunun en açık örneğini şu şekilde sunmak istiyorum...Bizim oyunlarımıza bakalım önce...Uzun eşek, kör ebe, saklambaç, evcilik vs...Bir de gelişmiş ülkelerin aynı dönemlerdeki çocuklarının oyunlarını, oyuncaklarını düşününce her şey ortaya çıkıyor...Bizim ülkemizde erkekler silahla, tabancayla, kızlar oyuncak bebekle, oyuncak tabak bardakla oynarken, şu an gelişimini tamamlamış ülkelerdeki çocuklar bugün gerçek, o günlerde oyuncak olan her şeyle oynuyordu...Yani her ülkenin çocuğu, kendi oyuncağını gerçek yaptı. Onların kızları uzay mekiğiyle uzaya gitti, bizimkiler at üstünde kocaya...

Geleceğimizin hangi 'ayrıntı(!) ' larda gizli olduğunu anlayabilmemiziçin daha fazla örnek aramaya gerek var mı bilmiyorum....Tek bildiğim şu ki; ülkelerin, toplumların geleceği çizgi film, oyun ve oyuncaklarda saklı.


Belirtmiş olduğum gibi çok fazla çizgi film sevmememe rağmen birçok dönemin çocukları gibi ben de Şirinler'e bayılırdım. Ordaki sıcak ortamı, iş birliğini, maddi değerlerin önemsenmediğini ve de hayatımızın bir parçası olan kötü insanları en güzel şekilde tanıttığını düşündüğüm için hala çok seviyorum.Fakat sırf bu özelliklerinden dolayı komünizmi simgelediği ileri sürülerek bu güzel çizgi filmin yasaklandığı ülkeler var. Bu durum o ülkelerde yetişen çocuklara çok büyük bir haksızlıktır diye düşünüyorum.

Kısaca demek istediğim şu ki; çizgi filmler de oyunlar da çocukluğumuzun vazgeçilmez birer parçası....Fakat eğer çocuklarımızda olumsuz örnek oluşturacak davranışlar içeriyorsa, gözden kaçmış olan yanlış edinimler bulunduruyorsa, bu duruma acilen dur demek gerekmektedir.Ama tekrar vurgulamak istiyorum ki eğer Şirinler gibi çocukluğumuzun en güzel varlığı olan bazı filmler, üstelik bize birçok güzel şey kattaysa bu filmler, altında siyasi tetiklemeler aramak çok yersiz.


'Mantıklı düşünceler ve doğrular çerçevesinde' her anne baba, çocuğunun gelişiminde neredeyse tamamen etkili olan çizgi film ve oyunlarına çok dikkat etmeli, çocuğun gördüğünü öğrenip, öğrendiğini uygulayan bir bireye dönüşeceğini unutmayarak durumu mutlaka kontrol altında tutmalıdır...Çünkü bugün çocuklarımız ne izliyor, ne ile oynuyorsa, yarınki yetişkinlerimiz onu gerçekleştirecek, onu yaşayacaktır....

09 Temmuz 2011 4-5 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar