Çocukluğuma Dair

Hep bulutlanır gözlerim yağmurlu havalarda... yağmura eşlik edercesine. Fakat kimse görmez ağladığımı, odamdaki yağmurun loşluğunda. Hep hüzünlenirim, inerim aklımın çakıl taşlı merdivenlerinden çocukluğuma...

Bir grubumuz vardı bizim. Mutlaka her yağmur sonrası anlaşmış gibi bir araya gelir, kâğıttan kayıklar yapardık. Sonra suyun akışına bırakırdık içine dileklerimizi yükleyip. Kimi okuyup doktor olacak, kimi avukat, kimi polis işte... Ama hep bir arada kalmak, hiç ayrılmamak olurdu son dileğimiz. Hayaller kurardık çocukça masumluğumuzla... Her hayalimizde hep biz vardık. Yine el ele... Ayrıca yarıştırırdık hayallerimizi, yani kayıklarımızı. Çünkü inanırdık. Kimin kayığı öndeyse onun dilekleri gerçekleşecekti önce. Çocuktuk işte...

Bu sadece çocukluğuma ait anılarımın küçük bir parçası... Yağmur dövdükçe penceremin camlarını, beynimin kıvrımlarında gezinir düşüncelerim ve sadece bu noktaya takılı kalır.

Şimdi düşünüyorum da kimimiz kariyer peşine düştük, kimimiz çoluk çocuğa karıştık. Kimimizi ise bindirip bir gemiye gömdük yıldızların arasına...

Mutluyum yine de. Şanslı olduğumu / olduğumuzu düşünüyorum. Şimdiki çocukların böyle hüzünlü de olsa hoş, özlem dolu anıları olacak mı acaba? Tek hatırladıkları bilgisayar başında geçen bir çocukluk, trafiğin uğultusu, yabancı maskeler mi olacak yoksa? ?Çocukken bir komşu kızı vardı.? adı Ayşe mesela... ?Şimdi nerede, ne yapıyor?? diye düşünecekler mi acaba?

Ben bu düşüncelerle dalmışken uzaklara, yağmurun sesi kesilip etrafı toprağın kokusu sardı. Hüzünle karışık bir mutluluğu yaşayarak kalktım sandalyemden. Ve son bir kez baktım penceremden dışarı...

Bir daha ki yağmurda görüşmek üzere...

2009 / Ocak

26 Ağustos 2009 1-2 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar