Çocukluğumuz
pazar tahtalarından evler yapardık o zaman?
bir kum yığını gördüğümüz zaman oturur tüneller yapardık ellerimizle?
ya da bir yeşillik gördük mü uzanır gökyüzünü seyrederdik?
bazen erken kalkıp sabahları, ağaçlıklı yerlere gidip,
evden gizlice çıkardığımız katıklarımızı yer, sabah kahvaltısı yapardık kızlı erkekli?
sınıfımızı geçtiğimiz zaman, bütün çocukların ailelerinden ortak isteği bisiklet olurdu.
bisiklet çetelerimiz vardı bizim?
yarışır dururduk akşamlara kadar?
biraz eğildik mi bisikletin direksiyonuna rüzgarı bile yarar geçerdik.
mahalle maçlarımız vardı bizim?
o kadar çok oyunumuz vardı ki bazen akşam olduğunda ?bugün bunu oynamadık? diye hayıflanırdık.
saymakla bitmez oyunlarımız, öyle pahalı oyuncakçılardan alınan oyunlar değil?
para verip aldığımız tek oyuncak futbol topuydu.
çivi diye bir oyunumuz vardı mesela;
çiviyi toprağa saplar, çizgiler çeker, rakibi hapsetmeye çalışırdık.
gazoz kapaklarını toplar oyun oynardık.
ya da kibrit kutularından oyunlar türetirdik, şimdi pokemon galiba adı?
misket en vazgeçilmez oyunumuzdu.
kuyu vardı.
mors vardı.
saklambaç oynardık.
yada yakalamaç, körebe, dokuz aylık kuka?
dokuz taş yaratma gücümüz vardı her şeyden önce?
hiçbir şey bulamazsak mermer taşlarını birbirine vurarak oyun yaratırdık.
biz çocuk gibi geçirdik çocukluğumuzu, her şeyimiz oldu uçurtmamız bile?
biz eskiden ?kafe? derdik, 17-18 yaşlarına bastığımızda başladı ?cafe?ler, ?hamburgerci?ler?
bilgisayar girdi hayatımıza ve bizden sonraki çocuklar artık çocuk değillerdi.
onlar zaten teknolojiyle doğdular.
koca adamlar gibi konuşuyorlar.
top oynamak için halı sahaya, piknik yapmak için arabayla çok uzaklara gitmek zorundalar.
şimdi internete birbirlerini vurmak en sevdikleri oyunlar arasında?
keşke hiç büyümeseydik diyor insan bazen
ya da dünya hiç gelişmeseydi.
bir şey kaybetmezdik herhalde?
Alper gomleksiz 05/02/2008