Çocuktum Ufacıktım Top Oynadım Acıktım
Hakikaten de ufacıktık bir zamanlar, hakikaten de top oynar ve acıkırdık, annemizde hele de o yaz sıcağında elimize salçalı ekmekleri verir, karnımızı doyururdu... Hatta onu geç, zaman zaman komşu teyzeler bile doyururdu bizleri... Hem de hiç yüksünmeden...
Bizim şimdiki gibi bilgileri sayan aletlerimiz yoktu, saklambaç oynarken duvara doğru gözlerimizi kapatır yine de yüze kadar şaşırmadan sayar, önüm arkam, sağım solum sobe der, arardık arkadaşlarımızı... Bazen bulurduk, bazen de onlar bizi bulurdu... İlkokula başladığımızda Ali ata biner, Oya da topu tutardı... Biz de Ali ile Oya'ya çanak tutardık...
Yakası beyaz olan siyah önlüklerimiz olurdu, okuldan eve geldik mi ilk önce o yakayı çıkartır atardık. Daha sonra iki yakamız bir araya gelsin diye çok çalışmak zorunda olduğumuzu ancak büyüyünce anlayabilmiştik... Babamızın adımıza çıkardığı kredi kartlarımız yoktu, elimize ne verirlerse onu harcar, biraz da kumbaralarımızda artırmaya gayret ederdik...
Bir iki tane minyatür arabamız, bir iki tane kurşun askerimiz olsun diye annelerimize yalvarır yakarır dururduk... Çocuktuk, birbirimize ateş ederdik, ama su tabancalarıyla... Islansak da yine de kavga gürültü etmezdik... Çabucak unuturduk birbirimize yaptığımız haylazlıkları, kin tutmazdık.
Hiç bir arkadaşıma sormadım, hala da sormam ''Sen Alevi misin Sünni misin?'' yoksa ''Kürt müsün, Abaza mısın Laz mısın?'' diye... Allah var onlarda bizlere sormadılar... Hep sevdik birbirimizi çocuk ruhumuzla, çocuk kalbimizle... Karıştık biz, bir potada eridik, bundan sonrada eriyeceğiz...
Biz bunları yaşarken ''Kale içten fethedilir.'' düsturunu kendilerine şiar edinenler, aramıza kin tohumları, nifak tohumları ekmeye kalktılar... Kimimize sağcı, kimimize solcu, kimimize dinci, diye etiketler yapıştırmak istediler... Hükümetlerin gelip geçici, ancak devletimizin kalıcı olduğunu bilemediler, bundan sonrada bilip anlamaları zor... Kurban olsunlar bu memleketin insanına, Alevi'sine, Sünni'sine, Laz'ına, Çerkez'ine, Kürtüne, taşına toprağına... Kıyamete kadara buradayız, elinizden geleni ardınıza koymayın, bakalım el mi yaman bey mi yaman, bizde koymayacağız...
Şahane bir deneme yazısı olmuş Ahmet hocam. Büyük bir beğeniyle okudum. En huzurlu günlerimiz, o günlermiş be. Saf ve masum... Şimdi herkes çatmaya yer arıyor. Ah o eski zamanlar, ne kadar özleniyor şimdi. Kalemin daima yazsın hocam. Sağlıcakla esen kalın