Cogito'miyoruz
Yıl 2011 yani yüz yıl sonra Felsefe Tarihi incelenirken,21.yüzyılda Felsefe başlığı altında,o zamanın felsefecileri ve öğrencileri bugün yaşanılan olayları ve neden 21.yüzyılda Anadolu yarım adasında ve dünyanın birçok yerinde filozof yetiştirilememiş olduğunu düşünüp duracaklar.
Ben ise onlar yüz yıllar sonra yorulmasınlar diye bugün birşeyler yazmaya karar verdim. Kıyıda köşede kalmış,sistemleşememiş ve hatta zaten düşünmeyi bilen ama düşünemeyen insanların varlıgından haberleri olsun diye,böyle bir iyilik yapasım geldi.
Gel gelelim Antik Yunan'da "özgür düşünce" ile başladığını varsaydığımız "sistemli felsefe" oldukça baskılı ve bir okadar da karanlık saydıgımız Orta Çağ'da bile varlığını sürdürebilmiş ve ürünler ortaya koyabilmişken,bugün 21. yüzyılda biz her ne hikmetse,-ki asıl açıklanmak istenen işte o hikmettir- felsefe yapamıyoruz.
Şimdi öncelikle,"felsefe yapamamak" nedir bunu düşünelim.( düşünelim diyorum ama bir kaç gönüllü günah keçisi düşünsün,diğerleriniz melemeye devam edin anlamında )
İlk olarak, felsefe yapamamak ile düşünelim ifadelerini aynı cümle içinde kullanarak zaten bir hataya düştük, ki zaten sorgulanışın kendisi önce muhakemeyi yani anlayacagımız dilde, akıl yürütebilmeyi bağlantı kurabilmeyi,en genel anlamda ise,pek muhterem büyük hocamız, Descartes'in "cogito"sunu yani düşünebilmeyi,düşünceyi gerektirir.
Bu düşünce,düşünme,düşünebilme veya akıl yürütebilme işi, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliğidir, kısaca bkz: Aristoteles;"İnsan düşünen bir hayvandır" önermesinde olduğu gibi.
Lafı çok da fazla dolandırmadan 17.yüzyılın öncesinde yani Orta Çağ'ın Skolastik baskılarına rağmen sistemli felsefeye devam edebilen daha sonrasında Avrupa Tarihine Rönesansı,reformu yaşatan felsefenin kendisi ve felsefe geleneği,21.Yüzyılın ilk çeyreğinde tutulmuş kalmış durumda.
Çağımız internet,teknoloji ve hatta uzay çağı olmuşken, farz-ı misal; Amerikadan söylenen söz,on saniye içinde Türkiye'ye ulaşabiliyor ve on dakika içinde uygulamaya geçebiliyorken nasıl oluyor da, düşünmekten yoksun bireyler olarak ortalıkta dolaşabiliyoruz, garip bir çelişki örneği oluşturmuyor mu ?
Bu noktada aklımıza iki tane temel soru takılıyor, ilki; düşünmekten korktugumuz için mi,düşünmüyoruz yani düşünmek istiyoruz da düşünemiyor muyuz ? sorusudur ki bu soru oldukca tartışma götürür ve tehlikeli de bir sorudur üstelik.
İkinci soru ise şöyle geliştirilebilir, içinde yaşadığımız çağın teknoloji ve uzay çağı olması,dikkat ederseniz bilim ve teknoloji çağı diyemiyorum çünkü teknoloji her gün hatta her an hızla gelişme gösterirken bilime olan inancımız gittikçe zayıflıyor ve hatta bilimsellik yerine alternatif dinsel temellendirmeler getirmeye bile başlıyoruz.Neyse ikinci soru işte bu garip çelişkiyle beraber acaba düşünmeye ihtiyaç mı duymuyoruz ? sorusudur ve bu soru da aslında insanlık tarihi açısından oldukça tehlikelidir.
Eğer ilk sorudan dolayı bir düşünme-me- eylemi içerisindeysek neyden korkuyoruz ve niçin korkuyoruz ? Daha da önemlisi, felsefe tarihi, korkuyu kaldırabilir mi? Evet bakıldığı zaman ,çağlar içinde filozofların çok da rahat olmadıklarını ve hemen hemen hepsinin belirli tehdit ve baskılar altında olduklarını görmek mümkün ama bu hiçbir filozof için, düşünmeye engel olacak bir durum olmamıştır ve yetmezmiş gibi üzerlerindeki maddi ve manevi baskılar onları daha da çok alevlendirmiş ve ürünlerine katkıda bulunmuştur.O halde,"korkunun ecele faydası yok,düşünmeye devam" gibi bir sonuç çıkarılacaksa düşünmemizi engelleyen şeyin bu olmadığı sonucuna varabilir miyiz ? Eğer ki bu sonuca varıyorsak,ikinci sorumuz olan, ihtiyaç mı duymuyoruz? sorusuna olumlu yanıt vermek gerekecek ki bu da, insanlık tarihinin nasıl bir oyunun ve hatta nasıl bir yangının içinde olduğunu görmeye yetmeyecek midir ?
İnsan olmanın gereği düşünmek olduğu halde,düşünmeye ihtiyaç duymamak, insan dışı bir hale büründüğümüzü gösterir mi, göstermez mi ?
Bu sorular böyle uzayıp giderken, yüz yıllar sonra yetişecek olan felsefecilere içinden çıkılmayacak veya çıkılmasına da izin verilmeyecek garip muammalar kalıyor,onlar için üzülmek şöyle dursun, ne olacak peki bizim halimiz demekten de kendimi alamıyorum...
21. yüzyılda ortak bir felsefe kültürüne sahip olamayan Türkiye'den,dünyanın dört bir yanına seslenebiliriz;
bir gün eğer ihtiyacımız olursa, engellere de kapılmadan, " düşünürüz..."
/ Akdeniz Felsefe /
düşünmek zor iştir... bu sebepten çok az kişi düşünür... zor mudur sahiden? pek zor olmasa gerek... düşüncelerimizle mikro zamanlarda öylesine farklı yerlere gider ve farklı seyahatler ederiz ki... çok düşünürüz aslında da düşündüklerimizi ifadeye korkarız ... insan fıtratı gereği çok düşünen ama düşündüklerini eyleme dönüştüremeyen korkak hatta evet abartıyorum nankör bir varlık...
teşekkür ederim bu düşündürücü yazı için.. 👍👍👍👍👍