Çok Üzgün ve Sinirliyim
Bu aralar yaşadığım bir takım olaylar yüzünden asabım bozuk. En başta terör olayları. Bu olaylar yeni değil elbette. Sürekli olan olaylar. Yazayım da okuyucularımla duygularımı paylaşayım. İçimde kalmasın.
Evladını Teröre kurban vermiş ailelere sabır diliyorum. Bir evlat ne zor şartlarda büyütülüyor. Hayatlarının baharında göçüp giden o gençleri gördükçe, içim parçalanıyor. Feryat figan edesim var. Yüz bin kere lanet olsun! Ben de ölmek istiyorum!
Acılarla dolu, yalan dünya! Avrupa'da yaşayanlar ne kadar mutlu. Biz sürekli birbirimizi öldürüyoruz!
Dün kitap imzalayan bir hanımla arkadaşım beni tanıştırdı. Yazar hanıma "Merhaba" der demez, bana kitap imzaladı. Ben ondan kitap almayı düşünmüyordum. Tanımıyorum bile. sadece "Merhaba" demek istemiştik. Sinir oldum! Hala sinirim geçmedi. Böyle emrivakiler beni delirtiyor!
Engelli anneleri için verilen bir yemeğe katıldık. Kardeşim engellilerin rehabilitasyon merkezine devam ettiği için, bizi de çağırdılar. Masamıza oturduk. Yemeğimiz geldi. Karşımızda da, sürekli el kol hareketleri yapan, tuhaf sesler çıkaran engelli bir öğrenci oturuyor. Ağzıyla ses çıkarttıkça, etrafa tükürüklerini de saçıyor. Onun o halini göre göre yemeğimizi yedik. Ben hiç tiksinmedim. Bu olayı bir arkadaşıma anlattım. "Aman Tanrım, cehennem gibi bir şey!" dedi. Ne yapsaydık? Bu çocuktan tiksindik deyip, yemek yemese miydik? Başka bir masaya mı geçseydik? Ben yıllardır, engelli insanların yemeğine katılıyor, onlarla yemek yiyorum. Öğretmenleri de yiyor.
Sonra yine başka bir etkinlikte misafirlere kuru pasta ikram edilecekti. Baktım iki hanım hazırlıyorlar. Hem tabaklara koyuyorlar, hem de o arada kendileri de yiyorlar. Ben "Bizim işimiz var, bekleyemeyeceğiz, gitmemiz gerek, bize de verir misiniz?" dedim. Bize vermediler. Hafiften de azarlandım orada. O hanımlarla da her zaman muhabbet ederdik. Hala sinirim geçmedi!
Yine engelli öğrencilere asker düğünü yapılıyormuş. Bizi de davet ettiler. Engelli çocuklar çok mutlu oldular. Oynadılar, coştular. Çok güzel bir düğündü. Kardeşim de çok mutluydu o düğünde. Biz kardeşimle bir masaya oturduk. Masada yalnızdık Önümüz de pasta dolu. Tabak tabak. Biz birkaç tane yedik. Ön masada bir grup var. Etraftaki boş masalardan meyve sularını, pastaları alıp, kendi masalarına götürüp yiyorlar. Baktım bizim masadakileri de almaya yeltendiler, vermedim. Onlara da sinir oldum. Yanımda poşetim vardı. Tabakları poşete koyup eve getirdim. "Oğlum yesin" dedim. Aslında kimse yemiyordu. Toplasınlar varsınlar ama nedense, o an masalardaki pastaları o insanlardan kıskandım galiba. Daha önce bana kuru pasta vermeyen diğer hanımlardan etkilendiğim için oldu belki bu tepkim.
Neyse... Kimse duymasın, masalardan kuru pastaları toplayıp eve getirdiğimi. Sadece okuyucularım bilsin. Onlar yabancı değiller.
Sevgiyle kalın
İlginç olaylar yaşamışsınız kısa bir zaman dilimi içerisinde. Terör ile mücadelemiz yıllardır sürüyor lakin o çok gelişmiş Avrupa ülkelerini de refah içinde ve mutlu ülkeler zannetmeyin sakın. İstatistikler orada intihar olaylarının çok fazla olduğunu gösteriyor. Dünya devi ABD'de bile milyonlarca insan günlük bir dolar ile sokaklarda yaşamaya çalışıyor. Geçen sene ABD'nin elliden fazla şehrinde bir zencinin haksız yere öldürülmesinden dolayı şiddet olayları çıktı, hangimiz öğrendik ve biliyoruz. Bizde ki olaylara naklen yayın yapanlar, iş kendilerine gelince sansür uyguluyorlar, bunu unutmayalım. Paris sokaklarında askerler geziyor. Teröre kol kanat gerenlerin de gün gelir belalar kendilerini bulur. Yazarın size istemeden kitap imzalaması bir hadsizlik, saygısızlık örneği, o öyle yaptıysa, siz de haddini bildirseymişsiniz de güzel olurmuş, kabalık öyle bir davranış. Engellilerin etkinliklerine katılmak gayet yerinde, sonuçta onlarda bu toplumun bir parçası değil mi, dışlayamayız. Yaşamaya ve insan ilişkilerine her zaman sabır lazım çokça. Güzel bir yazı kutlarım Sıdıka hanım içtenlikle...👍
TEŞEKKÜR EDERİM GÜZEL VE UZUN YORUMUNUZ İÇİN.