Damacana
-Öğrencilerine salak, aptal, geri zekalı vb terimleri kullanan öğretmenlere ithaf olunur.-
İnsanın en güzel ürünü ürettiği insandır. Eğitimi en zor canlı da insandır. Diğer canlı türleri çok kısa sürede yaşama uyum sağlarken insanın sosyalleşmesi, bağımsızlaşması yıllar süren bir süreç gerektirir.
Öğretmenliğe ithaf edilen kutsallığın en önemli gerekçesi de bu olsa gerek.İnsanın en anlamlı ve önemli üretimini emanet ettiği biçimlendirciler olması öğretmenliği tüm zamanların önemsenen! Mesleği haline getiriyor.
Öğretmenler öğrencileri eğitim sürecinde biçimlendirme eğitimine yani formal eğitime alırlar ve doğru bildiklerini yüklemeye başlarlar. Süreç boyunca kazanılanlar genelde ölçme değerlendirmeye tabi tutulur.Başarı kazanılanlardır. Kazanılan başarılar afişe edilir, getirisiyle mutlu olunur.
Eğitim sistemimizde genelde kazanılanlar afişe edilmekle beraber son yıllarda kaybedenlerin de olduğu gerçeğinin farkına varılmıştır.Kaybedilenler sadece sayılarla bireyler değildir elbette. Merak duygusu mesela...Öğrenciler biz eğitimcilere gelirken merak oranı yüzde 80 oranındadır.İlköğretimi bitirdiğinde ise yüzde on küsurdur. Bireyin doğallığını yüzdeye vurmak belki mümkün değildir ama vurulabilse daha vahim sonuçların çıkacağı tartışılmazdır.
Yetişkinler genelinde biz öğretmenler çoğu zaman günlük deyimle çocukların kafasının pek çalışmadığını düşünürüz hatta düşünmekle kalmaz bu düşüncelerimizi seslendiririz de. Halbuki beyin üzerinde yapılan araştırmalarda çocuk beyninin yetişkinlere oranla 6 kat fazla çalıştığı belirlenmiştir. Yaşadığımız bir örnek olay konuya ışık tutacaktır. Okulda kullandığımız damacana (Ki çeşmeden doldurup doldurup kullanıyoruz) yosun tutmuştu. Nice zaman sonra damacanayı değişmeye karar verdik, fakat alışveriş yaptığımız marketin yosunlu damacanayı kabul etmeyeceğini bildiğimizden depozitosu yanmasın diye, damacanayı temizleme kararı aldık. Ama nasıl temizlenecek yosun bağlayan damacana? Konuyu öğretmenler odasında tartıştık. İşte öğretmen görüşleri;
-'Damacanaya sıcak su doldurup çalkalayalım. '
-'Damacanaya tuz ruhu döküp bekletelim.'
-'Damacanaya başına bez bağlanan bir tel koyup temizleyelim.'
-'Sıcak su ve deterjanla temizleyelim.'
-'Damacanadan vazgeçelim.'
-'Böyle avam konularla ilgilenmiyorum.'
-'Ben zaten damacanadan su içmiyorum.'
Bu öneriler okulumuzda çalışan 25 kişilik öğretmen kadrosunun önerileri. Sizce bu öneriler damacananın yosunlarını çözmüş müdür? Tabi ki hayır. Ve işte ilköğretim 4.sınıf öğrencisinin çözümü;
-' Örtmenim, damacananın içine biraz ince kum ve su bırakın biraz çalkalayın temizlenir '
Öğrencinin çözümü damacananın yosunlarını çözmüş müdür? Tabi ki evet. Yorum sizin.
Bildiğimiz doğruları, kendi bildiğimiz doğru yöntemle karşımızdakine yüklemeye çalışırken doğrunun ve doğruyu verme yönteminin doğru olmayabileceği gerçeğini ıskalıyoruz. Iskalamak şurda dursun bizim aktardıklarımızı ve yöntemimizi dünyanın merkezine yerleştiriyoruz. Karşımızdaki birey bizi ve doğrumuzu almıyorsa onu envai tür aşağılayıcı sıfatla cezalandırabiliyoruz. Unutulmamalıdır ki dünyadaki hiçbir bilgi ve öğrenme bir çocuğun aşağılanmasına ve örselenmesine, olumsuz bir benlik algısı edinmesine değmez...
Bir öğretmenden güzel bir bakış açısıydı.
Şu an Fen Lisesi öğrencisi olan ve gayet başarılı bir öğrenci diyebileceğim kızımın sınıfına bilgisayar dersi öğretmeni ilk okul dördüncü sınıfta iken"geri zekalılar sürüsü"demiş ve kızım okulu birbirine katmıştı.Okula çağrıldığımda ve kızımın haklı olduğunu öğrendiğimde bir de ben ortalığı karıştırmıştım.
Çocuk deyip geçmemek gerek ve bazen büyüklerden daha mantıklı davrandıklarını görebiliriz,tabii ki istersek...
Tebrikler emeğe...