Darfur soykırımı ve el- beşir
Eski, Cumhurbaşkanımız Sn. Sezer, Darfurda soykırımla suçlanan(yaklaşık 400.000 sivilin öldürülmesi), Sudan Cumhurbaşkanı, El-Beşirin ziyaret isteğini, bu nedenle kabul etmemişti.
Sn. Sezer'den sonra Cumhurbaşkanı seçilen, Sn. Abdullah Gül ise bu isteği kırmızı mumlu davetiye ile, tüm karşıt medyanın, hatta bazı köşe yazarlarının, bu ziyareti nasıl kabul edersiniz, ya Türkiyedeyken, El-Beşir hakkında Uluslararası bir tutuklama kararı çıkarsa, zor durumda kalırız, uyarısına rağmen, kabul etmiş ve söz konusu ziyaret gerçekleşmişti.
Gerçekten de, bir süre sonra El-Beşir hakkında tutuklama kararı çıktı.
Yine, medyadan öğrendiğimize göre, Meclis Başkanı Sn. Köksal Toptan'da "Sudan Devlet Başkanı, seçilmiş biridir." demiş.
Haa, işte bu söz, aslında gaf, AKP nin ve Sn. Başbakan'ın da meydanlarda sık, sık yapılan eleştiriler karşısında dillendirdiği, halk tarafından, üstelik de büyük çoğunlukla seçilmiş, olmanın, iktidarın her yaptığının, doğruluğunu göstermediğinin çok güzel ispatıdır.
Halkın her seçimi maalesef doğru olmuyor, Hitler'i de halk seçmişti, unutmayalım.
İşte yargı(hukuk) bu nedenle, yasamanın (meclis) ve yürütmenin (hükümet) üstündedir ve bu her zaman böyle olmalıdır.
Bağımsız yargının kararlarının, halkın kararlarının üstünde olmasının, mevcut iktidarlar tarafından işlerine gelmediğinden eleştirilmesi bu nedene dayanıyor.
Unutmasınlar, bağımsız yargının kararlarının, tartışılmaz üstünlüğünü, bugün tartışılır duruma düşürenlerin de bir gün bağımsız yargıya ihtiyaçları olabilir.
Söz konusu sorun, çok boyutlu ve derinlikli bi jeostratjik problemdir. El-Beşir iktidarı, her ne kadar soykırımcı gibi görünse de, Afrika'nın güvenlik kapısıdır. Bu kapının "kırılarak" ya da olağan yollarla açılması durumunda Afrika sahası, Atlantik ötesi egemenlik sahasına dönüşecektir. Küresel dengelenmenin tam ortasında bulunan Afrika sahası, Sudan ve Nijerya kapılarının Çin ve destekçilerinin kontrol sahası haline gelmektedir. Artık yeniden yazılması gereken dünya tarihi, buradan yazılmaya başlayacaktır. Ve ülke olarak üzerimize düşen, hissi değil stratejik düşünmek ve davranmaktır.
Sizinki iki yüzlülük kusura bakmayın. Gazze'de ölenler insan ve müslüman da, Darfur'da ölen (El-Beşir'in talimatıyla tecavüze uğrayan, kadın ve çocuklar) insan değil mi? Ne dediğinizin farkında mısınız siz?, Demek çıkarlarınıza uymazsa göz yumacaksınız. Uyarsa "one minute" öyle mi? Kınıyorum sizi.😕🤐
Gazze soykırımı için, büyük tepkiler gösterip, Darfur soykırımı için susmak olur mu? Bu iki yüzlülüktür.
Oğuz beye katılmıyorum. Tarih birilerinin kanları üzerinde yüzen gemilerle biryerlere gelecekse gelmesin. Bin nesil yok olsun, bin nesil tükensin. Topraklara bombalar atılsın verimsiz hallere getirilsin daha iyi. Toplumlar ve insanlık üstüne bir değer katamıyorsa yerin dibine... Bugüne kadar strateji, politika, önem bilmem ne dediler yüzlerce kırmızı çizgi ile oyaladılar insanlığı Almanya - Fransa sınırlarını birleştirirken, ortadoğu hala kan gölü. Geçelim bir kalemde stratejileri Çünkü Türkiyenin bugün itibari ile kurmızı çizgisi kalmamıştır ne yazık ki BARİ İNSANLIK KAZANSIN
Sevgili Yavuz Bey, Gelişmişler, gelişmemiş ülkelere bunları yapmazlarsa, ürettikleri silahları kime satacaklar.? Öncelikle Dünyada silah üretimi ve ticareti bitmeli.Barış gelmeli, hepimiz karınca kararınca da olsa, buna gayret etmeliyiz. Selamlar.😭😙😫