Dayanıklı Olmak Yerine Dokunulabilir Olmak
Öncelikle, geçmiş hayatınıza dönüp baktığınızda: “Dayanıklı olmak yerine dokunulabilir biriydim" diyebilmenizi diliyorum hepinize..!
Kendimi kapatmak yerine sempati duydum. Duygusaldım, her durumda gerçeklere dayalı, olgusal, rasyonel ve ölçülü kalmak yerine duygularımın dalgalarında sörf yaptım.
"Bir Kızılderili acı bilmez" sözünü taklit etmek ve ona göre yaşamak yerine acıya teslim oldum. Bazen ağladım da .., hep erkekliğime sadık kalmak yerine. Kalın bir deri yetiştirmek yerine, savunmasız özüme yakındım. Zor durumlarda bile maskelerin ve rollerin arkasına saklanmak yerine, özümü.. “gerçek benliğimi”.. gösterdim.
İhtiyaçlarımı halının altına süpürmek yerine, benim için neyin fazla olduğu ve iyi yaşayıp çalışabilmek için neye ihtiyacım olduğu konusunda, kendime ve başkalarına karşı hep dürüst oldum.
Sürekli sınırlarımı zorlamayı bıraktım ve elimden gelenin en iyisini yapmak yerine, içime döndüm ve kendimi dinlenmeye bıraktım. Ayrıca tüm düğünlerde dans etmek yerine beni besleyen ve aslında bana iyi gelen şeyleri de özenle seçtim.
Bazen.., her zaman maksimumu elde etmek istemek yerine, küçük adımlardan da zevk alıyordum. Zirve performansımı artırmak için kendimi son rezervlerin ötesine zorlamak yerine, zamanında molalar verdim. Ayağa kalkıp hemen yoluma devam etmek yerine, düştüğüm yerde bir süre kaldığımda oldu bazen.
Her zaman güçlü ve bağımsız olmak yerine bazen zayıf ve muhtaçtım. Kendime yardımı kabul etme izni verdim, her zaman sadece güçlü bir omuz sunan kişi olmak yerine. Her zaman kontrolde olmak yerine, duygularımın en derin diplerine ve en yüksek zirvelerine kapıldım.
Egomun sürekli gevezeliklerini dinlemek yerine kendimle, doğayla ve kozmosla bir bağlantı kurmayı deneyimledim. Böylece başkalarının yalnızca siyah, gri ve beyaz gördüğü yerde, tarif edilemez yönler ve renk nüansları keşfettim.
Diğerleri boş hayal kurmaktan, oyalanmaktan ve hiç yere zaman harcamaktan bahsederken, ben içsel zenginliğimin kıymetini bilmeyi öğrendim. Beni yakalayacak bir ağ olup olmadığından emin olamasam da atlamaya cesaret ederdim.., bazen.
Sert ve uyum sağlamak yerine, kendime yumuşak ve duyarsız kalma izni verdim. Başkalarının ihtiyaç ve arzularına uymak yerine, duygularımı takdir etmeyi ve kendime iyi bakmayı öğrendim. Duyarlılığımı, insanlarla ilişkilerimde bir zayıflık olarak değil, özel bir yetenek olarak giderek daha fazla görmeye başladım.
Benzersizliğimin farkına vardım ve ötekiliğimden utanmadım. Cesaretle yoluma gittim ve böylece başkalarının yolunu açtım.
Dokunulabilirdim ve başkalarına dokundum!