Dayı
80 Öncesinin fırtınalı yıllarıydı.Tayinim Ankara'nın bir köyüne çıkmıştı.Köyün arabası vardı.Elektiriği olmasa da tüplü lamba yakıyor,akülü bir televizyondan siyah beyaz haberleri ve ara da bir de olsa dizilere bakıyorduk.Okulun müdürü bendim.Üç arkadaş çalışıyorduk.Arabamız her gün Ankara'ya gidip,geliyordu.Amcaoğlu bir öğrenci yurdunun müdür yardımcısıydı.Mektupla sık sık gelmemi istiyordu.Bir gün hususi bindim arabaya, Ankara'ya gittim.Oradan da amcaoğlunun yanına.
Güler yüzle karşıladı.
---Gece burada kalırız dedi.Kantinde oturduk.Kısa boylu bir öğrenci çalıştırıyordu.Boyu kısa olmasına rağmen bir de kamburdu.Ama güler yüzlü ve hoş sohbetti.Amcaoğlunun yanında görünce;
---O hemşerim gelmiş,dedi.Hoş geldin...Hoş geldin,diye elini uzattı.Tokalaştık ve sarıldık.
---Hoş bulduk,dedim.Başka konuşmadım.Yüzüne baktım.Amcaoğlu anlamış olacak ki,tanıştırdı;
---Bu dedi ...Hocanın oğlu.Tanıman lazım.Ona döndü;
---Hani bahsediyordum ya, bizim amcaoğlu.Öğretmen.Ziyarete gelmiş.Misafirimiz ha...İyi bak,bu çayı çok sever.Sık sık çay getir.Yemeksiz de bırakma.Bu bizim gibi simide talim etmiyor.
---Onu söylemene gerek yok.Bizim oralı olur da çay içmez mi?Elbette ikramım olur.
Bana baktılar.Ben;
--- Şimdi hatırladım,dedim.Aynı sokakta okuduk.Sizin evle bizim kaldığımız ev sırt sırtaydı.Sokağın bir yanında siz,diğer yanında biz oturuyorduk.Hocamı iyi tanırım ama hayret seni ilk defa görüyorum?
---Bundan sonra sık sık görürsün,dedi.Beni Ankara'da tanımayan yoktur.Dayı dedin mi herkes tanır.
---Evet dedi,amcaoğlu,bunun adı Dayı.Boyuna bakma bu kadar da yerin altında var.Mangal gibi yürek taşır.Solcuların anasını ağlatıyor ha!..
Çok karışık dönemlerdi.Sağ-sol çatışmaları bütün okullarda devam ediyor,yurtlarda sık sık baskına uğruyordu.İnsanlar geceleri bırak,gündüzleri bile sokağa çıkmaya korkuyorlardı.Öylesine karışık günlerdi.Ne ise...Biz dönelim konuya.
Dayıyı böylece tanıdım.Hatta yıllarca irtibatı kesmedik.Kendi şehrimize gittiğimizde öğretmenler derneğine gider,sohbetler yapar,onu konuşturmayı çok severdik.Hani derler ya;
---Mangalda kül bırakmaz,diye işte öyle biriydi.Anlatmaya bir başladım mı gece yarılarına kadar devam ederdi.Hayatı tam bir dönemi yansıtacak film olurdu.Öylesine deli-dolu yaşadı.Okulu bitireyim,işe başlayayım, hiç öyle bir kaygısı yoktu.Varsa da yoksa da 'Dava Adamı!' olmak vardı.Gerisi nasıl olsa olurdu.Sonra ihtilal oldu.Herkes bir köşeye dağıldı.Ben de bir daha Dayıyı göremedim.Yıllar sonra iyi tanıyan birine sordum;
---Bizim Dayıdan bir haber var mı,diye?..Durdu.Uzun uzun bana baktı.Neden sonra;
---Demek haberin yok...Dayımız maalesef gitti..
---Nereye ,dedim?Gayri ihtiyari yüzüne baktım.O da bana baktı.Gözleri sulanmıştı.
---Akciğer kanseri oldu,dedi.Çare bulamadılar.Çok genç yaşta gitti.
---Allah rahmet etsin,dedim.En az ben de onun kadar üzüldüm.Sonra uzun uzun Dayıdan ve geçmiş günlerden konuştuk.Demek bu memleket kocaman bir Dayıyı yani;'Büyük Dava Adamını!' kaybetmişti.
Tekrar;
---Mekanı Cennet olsun.Allah günahlarını bağışlasın,dedim.Arkadaş ayrıldı.Ben üzüntü içinde kendi kendime koşmaya başladım;
---Hey gidi Dayı hey!Ne günler yaşamıştık? Tabii yurda ondan sonra her ay düzenli gidiyor,birkaç gün kalıyordum.Böylece yurtta herkesi tanımış oluyordum.Hatta o yüzden de bir kere başımız belaya bile girmişti.Ayrıca yurtta da kaç kez baskın yemiştik.Tabii bunlarda ayrı birer konu.
İşte bizim Dayının hikayesi böyle bitmişti.Dolu dolu yaşadı ama çeke çeke gitti.Ne diyelim insanız işte.Elimizden gelen dua etmek.Biz de duamızı eksik etmiyoruz zaten.
---Allah rahmet etsin Dayı.Keşke okulunu bitirsen,göreve başlasan ne güzel olurdu?Ama kısmet değilmiş.Allahın hükmü bu kadarmış.Alan da O,veren de O.Bize şükretmek ve sabretmek düşer.Biz de onu yapıyoruz zaten.Yaratan bütün suçlarını affetsin Dayı!