Dedem'e İkinci Mektup
Çocukluk ne mükemmeldi. Bütün sevdiklerim yaşıyordu. Ölümün ne demek olduğunu bilmiyordum. Her şey oyundu bana.
Zaman geçti. Büyüdüm. Allah'ım! Gözlerimin önünde solup gidiyor sevdiklerim. Düşüyoruz, kalkıyoruz. Kanıyoruz. Kandırılıyoruz. Ağlıyoruz, susuyoruz. Ve.. Gün gelip ölümle karşılaşıyoruz.
HeyHat!
Ölüm, sen de nerden çıktın? Neden gözümün önünden çekip aldın anıları?
Belki ben şanslıydım. Ya da şanssızdım siz karar verin. Çocukluğumda yanımdaydı "o". Bana masallar anlattı. Masalların başına beni küçücük boyumla kocaman kahkahalara boğan tekerlemeler ekledi. Ben şanslıydım, "o"nunla büyüdüm. Sokakta karşılaştığımızda "oooo! kimler varmış" diye bağırırdı. Yolda görenler şaşırırdı. Ben gururlanırdım. "O" benim dedem!
Ben çok şanslıydım. Ben parayla değil, sevgiyle büyütüldüm. O benim dedem, dedim. İçten içe kendimle birlikte sevgimi de büyüttüm.
Ve ben çok şansızım. Aklımın en baliğ olduğu zamanda ondan koptum. Mezuniyetimi göremedi. Üniversiteye başladığımı göremedi. Ablamın sözüne bile yetişemedi. Sabahın köründe ölümünü haber veren telefonla uyandık. Gözleri yumulu, çenesi bir mendille bağlanmış... Onu son kez görüşümdü ve ben son kez eğilip öpemedim bile. Bekledim ki biri bana bunun bir şaka olduğunu söyleyecekti. Bekledim ki kalkacaktı. Kalkmadı. Ben onun nur yüzü yerine, toprağını öpüyorum.
Ölümünün ilk yılı doldu, ama ben seni çok özledim.. Toprağın bol olsun..
07.06.2010