Deli Mantığı
Deli konuşmaya başladı,
Kara kış derler,acılarına mağlup olduklarında.Saklı kalmış üzüntüler sanki hep başkalarının suçudur.Aşk ayrılıkla sonuçlandığında üzülmek gerekir derler, o beraberlik süresince geçirilen mutluluk bir anda nefrete dönüşür ne garip.Oysa akması gereken gözyaşları mutluluk için olmalı böyle bir güzelliği yaşadığı için.
Hiç aşkı tatmamış biri senin geçirdiğin o mutlu anların biri için bile neleri feda edebilir bilmezsin.Sen onun için ölmeyi göze alırım dersin ama ölüm gibi basit olanın bile değerini anlamıyorsun.Hayatta en kötü olan ölüm değildir ondan daha fazla acı çektirecek neler var neler,beraberliğin devam eder sanki onun hayatına sahipmiş gibi davranırsın,aşk varsa vardır ona saygın yoksa aşk anlamsız ve yokolmaya mahkumdur.
İnandıkların için savaşmaya değer dersin,başkaları da senin gibi düşünmek zorunda olduğunu nereden çıkarıyorsun,onlar sen değil ki.Etrafına senin gibi düşünen insaları toplar yabancılara kapıları kapatırsın ve onları yok etmeye çalışırsın.Aslında çoğu zaman etrafındaki insanlar da aslında senin düşüncelerine tam olarak katılanlar değildir ama insanların içindeki gerçekler,sadece duyguların çok yoğun yaşandığı anlarda veya artık onları elde ettiğini düşündüğün zamanlardan sonra ortaya çıkar. Çünkü artık onlar senindir.Ama sonra ayrılıkların da ortaya çıkması kesindir.Artık yalanlar yoktur.Saklanan duygular,yapılmaktan hoşlanılmasa da yapılanlar.Şu da bir gerçek onlar senden yine de ayrılmazlar bazen neden mi?yaşamlarını onlardan çalmış olursun.Bir yalanı yaşamayı,yaşama yeniden başlamaya tercih ederler ama boyunları hep eğik kalır.Korkaklık değil bu,onlara öğretilen şekilde hareket ediyorlar ve aslında kabuklarını nasıl kırabileceklerini daha da kötüsü kırabileceklerini bile farkında değiller.
Deli hala konuşuyor,
Bir zaman geliyor,insan yaptıklarının doğruluğunu sorguluyor,bunu yaparken kendi düşünceleri ve mantığı ile çarpışma noktasına geleceği de kuşkusuz.
O hayatında ki en anlardan birini başka bir zamanda mekanda çok farklı bir noktada görmek,hissetmek duygularımız o kadar yoğun ki mantık bir kenara atılıyor.
Yatağa yatıp gözlerini kapattığında ama uyanıkken beynin sana daha ihanet etmeden neler düşünürsün? olmasını istediğin hayaller mi? için için seni kemiren hatalar mı
hatalar ki dipsiz bir kuyuya düşmekle düştüğün anda çarpacağın beton zemin arasında bir yerlere sürükleyen ve seni sürekli aynı korkuda bırakan.
Yalnız mısın? yada yalnızlığı seçtin,zaman,mekan aklına gelebilecek her konuda bocalıyor musun? ama seçimin ise yalnızlık,teredütlerinle başa da çıkamıyorsun çıkar yol arıyorsun bulamıyorsun yalnızlıktan ayrılmak niyetinde de değilsin,Çözüm nerede,kendinden ödün vermekte istemiyorsun,diğer tarafına yenilmekten de korkuyorsun kendinle barışık değilsin? nasıl?
Güzelliği bir kelime ile anlatabilseydin ne olurdu bu?
Bunu düşünürken içine dolan ama kelimelere dökemediğin mi?
kelimelere ile ifade edebilseydik,doğru kelimeleri bulma şansın ne kadar?
Benzetmeler olmadan hayat daha farklı olur muydu?