Demokrasi Adına - 1
Demokrasi adına gibi bir tanımlama, belirsizliği koruyan bir tanımlamadır. Örneğin; 'Ayşe ve Ali adına, kamu alacaklarından doğan haklar nedeni ile'; bir talep girişmesi başlatılsa; bunun bir anlamı olurdu.
Çünkü, Ayşe ve Ali'nin bilinen bir som varlıkları vardır. Ve Ali ile Ayşe'nin kendi somut olan toplumlarıyla da somut bir ilişkisi vardır. Demokrasi bu anlamda somut bağıntılı toplumsal olacaktan talep eşilir, bir hak arayışın, yol ve yöntemidirler.
Oksimoron, zıtlıklar olan hukuk, demokrasi, laiklik gibi kavramların çelişmeler entegresiyle, sistem dinamiğini bir arada işlev ve denge unsuru kılınmasıdırlar. Hukuk; sistem tutumlarını belirleyip, sınırlarken; demokratik tutumlarınız; hukuka değin olan bu sınırlanmaları ve hukukun belirlemelerini; hukuk ve laikliği yok saymazla, az az kemirir ve yumuşatır.
Ya da demokrasi hukukun kullanımını yumuşatırken, hukuk ve laiklik yok gibi davranmaz. Laikliğin kullanımı; bu iki yapının işleyişine karşı gibidir. Eğer laiklik uygulanmazsa hukuk ve demokrasiyi de ortaya koyamazsınız. Hukuk kişinin tekilci hallerine fazla parçalanamadığı için laiklik ve demokrasiye karşı hukuk biraz ceberut gibi olmaktadır.
İşte oksimoron burada gözetilmesi gereken çelişkin üçlü entegre bağıntıyı gözetebilmektir. Kimi durumlarda demokrasi galebe çalarken hukuk ve laiklik biraz gerileyebilir. Kimi yerde Laiklik yoğunlaşması biraz artarken; hukuk ve demokrasi mini minnacık gerileye bilir. Gel yapılan yerde birazcık git, git yapılan yerde birazcık gel olacaktır. Değilse birisi diğerinin yerini alan bir dışlama ve doldurma olmamalıdırlar.
Demokrasi için ne hukuktan, ne laiklikten vaz geçilmemelidir. Ne de hukuk için demokrasi ve laiklikten vaz geçilmelidir. Ne bile laiklik içine hukuk ve demokrasiden vaz geçilmelidir. Hukuk çok genelken, sosyo topluma şamilken; demokrasi daha çok da iş hayatını düzenler. Ve iş hayatının tutumları ve demokrasisi farklılaşır.
Demokrasinin kullanımı toplumsal alan için demokrasi olurken, sosyal yapı içinde çoğu kez keşmekeşlik olabilmektedir. Demokratik tutum birine demokrasi olurken diğer alana o tutum demokratik olmayacaktır.
Yine demokrasi yöneten otoriteden, yönetilen sosyo toplumsa yapının talep yapabilme etkileşme ve düzen eşmesidir. Demokrasi otoritenin (gücün) basıncını ayarlar. Değilse gücü tüm ortada kaldırmaz. Laiklik bu iki sistemi, sizin elinize alabilmenizin muktedirliğidir.
Laik olmayan sistemler, elbette hukuksuz da olamazlar. Ancak laik olmayan sistemlerin hukuku toplum sal olmayan kaynaklardan oluşacaktır. Demokrasinin esamisi olmayacaktır. Siz laik olmayan bu sistemin hukuk osilasyon kaynağı ile (ilahı olanla) talep eşemezsiniz. Otoriteyle toplu sözleşmelere, oturamazsınız vs. Bu sistemin ilişki tipi, tamamen efendi köle ilişkisi oluşla kadercidir (fatalizm).
Hukukun belirleyen sınırlayan yapısı yanında demokrasi ve laiklik az biraz gerileyecektir. Bu işlevler; biri birini, gözeten; bir birini dışlamayan bir uyumluluk birlikteliği ve işlev eşmesi ile genel ortalama sekans çalışması, denge unsurlarını gözetmelidirler. Yapının çalışması için dengenin biraz biraz bozulması gerekirken sistem kararlılığı için; bütünün içindeki girişme tertipleri içinde, denge noktalarına (düğümlerine) ulaşılmalıdır.
Hukuk, demokrasi, laiklik tekil insan dışında tekil insana doğru gelişir. Tekil insan dışında sosyo toplumsa yapılar ve sizden önceki zaman zemin devinmesinin o işleri düzenleyen bir basıncı vardır. Bunlar siz değişsiniz.
Sonunda oksimoron girişme tekil insandan bağımsız ama tekil insana dek yararcı inşalarla ve indirgenir olan nüfuz edişlerin, direkt veya dolaylı oluşlarıyla var olup gelişirler. Oksimoron girişme yönetime dek oluşmaların işlev eşilme yönetim organlarıdırlar. Hukuk; demokrasi ve laiklik eli ile bireylerine dek nüfuz eder.
Laiklik toplum ile sosyal yaşam arasında bir selekte işlevle, ayırma süzgeci gibi çalışır. Yoğunlaşmalar süzgecin her iki berisi olur alan içinde sosyal ve toplumsal damgalarla oluşurlar.
Güncel aydınların ekranlara çıkıp, gazete sütunlarında demokrasi de; demokrasi, deyip hukuk ve laikliği katletmeleri gibi sığlık ve banalliğe düşülmemelidir. Aydınlar burada demokrasiden çok kendi cahilliklerinin konu özürlerini tartışmaktadır.
Hele bir kaçı var ki alimallah ekonomi dersiniz onlar, siyaset dersiniz onlar; sağlık, ilaç dersiniz onlar; eğitim dersiniz onlar; hukuk dersiniz onlar; hes olayları dersiniz onlar; işçi sorunları dersiniz onlar; terör dersiniz onlar; güvenlik gücü konuları dersiniz onlar; uluslararası ilişki dersiniz onlar; Haydar Dümen işi dersiniz onlar; din iman işleri, laiklik, hukuk, demokrasi, tarih, bigbeng, evrim, Cern olayları dersiniz hep onlar. Maşallah! Ülke de işte bugünleri böyle yaşamaktadır!
Vesselam güncelde spor, yemek tarifi, kozmotik, moda, estetik vs. ne varsa medyada boy boy onlar. İnsanlık eski yapılaşışlarından bu yana şöyle ya da böyle bir hukukun kurulmasının sahibi olmuşlardı.
Bu tür icrai sahip olunan hukuk, isteseler de, istemeseler de konjonktürsel üretim ilişkileri ve sosyal yapılaşmalar nedeniyle, demokrasi ve laiklik gibi bu kabil işlev yapılarını da bu kabil hukuk sistemleri içinde çıkartmıştırlar.
Hukuk, konjonktürse durumla ne kadar çeşitli ise, demokrasi ve laiklik anlayışları da o kadar çeşitlidir. Bunların Dünya sentezli, birleşen yapılaşmaları harıl harıl oluşmaktadırlar. Medya aydınları! sorunun nedeni değilseler de, yanlış ve bilinçsiz, kör dövüşü yapan bir kamu oyu oluşturmakla; çözümsüzlüğün bir parçasıdırlar.
Bir zamanlar sıcak kanlılığın oluşmadığı dönemlerde, akşamın serinliği ile yavaş yavaş filim karesi gibi donuşa geçen yapınız için, yapınızın selametine istinaden güvenlikli alanlara çekilmenin hesaplamasını yapıyordunuz. Bu hesaplamayı size tepede olan ve tepe göz dediğimiz ışığa duyarlı, göz olmayan bir almaç organ yapıyordu.
Bu organsal işlev yapı olan tepe göz, ışığa göre kendinizi ayarlama işlevinizdi. Sadece ışığın tepede oluşu ve olmayışına göre duyarlı, tepe göz kabili bir organ; bugün göze dönüşmüştür.
Sürecek