Deneme Bir
Aşk ruhunun en kesik ya da en kesif olduğu anlarında geliyor sanırım, tam böyle yüreğinin orta yerine kuruluyor, misafir desen değil, ev sahibi hiç değil, öylece duruyor orada. Ulan zaten bunalımlardayım nereden çıktı bu diyorsun, ama işte orada, bütün coğrafyalardan uzakta ve sana en yakın acıların altında. En çok Azrail'e kızıyorsun : 'Oysa şimdi tam zamanı, nerede kaldın?'. O bile gelmiyor, Tanrı bile unutmuş beni burada. (Oysa Azrail ne yapsın bu arada Ortadoğu'da koşuşturmakta).
O esnada tuhaf, RTÜK bir diziye daha ceza kesiyor. Bir kadın ve bir erkek biraz hararetli öpüşmüş diye. Ulan diyorsun, insanlar başka türlü çoğalmanın yolunu buldular da benim mi haberim yok. Varsa söyleyin aşka düştüm boşuna uğraşmayayım, çoğalmak istiyor canım, anlayın.
İşte en çok o anlamamalar yıkıyor beni. Oysa en çok tenini hayal ettim. Kim bilir nasıl yakardı avuçlarımı, ya da yakardım o güzelim saçlarını. 'Dokun korkma' demiştin bir keresinde, dokunamadım işte, yoksa alev alacaktı bütün Anadolu, ya da Ortadoğu, ya da Evren, oydu işte o ilk adımı başlatan Bing Bang. Kim bilir kim kimi yakmıştı ve ilk kim kime akmıştı ruhuyla. Oysa çoktan o büyük oluşumun ilk adımı atılmıştı.
Dağınık mı geliyor sözlerim? Anlaşılmaz? Neden? Kaos değil mi o ilk varoluş, patladı ve dağıldı ve patlayıp dağılmaya devam etmiyor mu? Afrika'da kanat çırpan bir kelebek, Amerika' da fırtına çıkarmıyor mu? O zaman? Haberiniz yok mu? Olsun, olsun haberiniz. Şöyle ki: yüreğimde ki kelebek kıpırtısı tenimde fırtınaya dönüştü ve tinimdeki bütün devreler çöktü, üstelik ne tenime, ne de tinime format atacak kişi de ortada yok.
Ya kuantum, ah o kuantum, bir ordasın, bir burada. Hangi boyutta tutacak olsam ellerinden, başka bir boyuta geçiyorsun ben arkandan gelecek bütün teknolojilerden uzak ve hep iptidai seviyorum seni. Ne pusulam var ne navigasyonum, sen hangi boyuttaysan orada kal, ben kendi boyutumda yanarım...