Deniz ve Sen
Küçük kentindeyim yine.
Bazı emanetleri vermeye gelmiştim..Telefon dakikalardır elimde. İş çıkışı saatini bekledim durdum.Gelmemin üzerinden kaç saat geçti , ben ve telefon bakıştık durduk..Ara sırada denizin üzerindeki pırıltılarla sevişti gözlerim...Arayamadım nedense.. Gittim, geldim belirsizliklere doğru. Tüm yaptıklarımın içinde kendimi bulabildiğim tek an seni düşlediğim andı.
Saatler nasıl geçiyor, anlamıyorum. Ya da geçiyor mu? Hiçbir şey oyalamıyor beni, senden alamıyor. Deniz kenarındaki çay bahçesi baharla yaz arası bir havanın nefesinde dinleniyor bir akşam üstü. Yine durgun deniz. Ne zaman hırçınlaşıp, kabaracak merak ediyorum. İçine çekiliyor sanki beni her gördüğünde deniz. Tıpkı senin gibi susuyor. Sustukça da belki senin gibi çok şey anlatmak istiyor. Ama anlatamıyor. Örselenmiş duyguların kıyısında sevgi yaması yapıyorum denize...
Kim bilir, kaç özlem yuttu bu deniz. Kaç sevgilinin bakışları değdi, belki ayakları, elleri, bütün bir vücudu da... Ve öyle doldu ki, belki de sırf bu yüzden hırçınlaşamıyor. Çünkü biliyor, hırçınlaştığı zaman tüm biriktirdikleri kıyılarına vuracak. Gidecek kendinden. Umutlarını, mutluluklarını, bakışlarını ve hatta acılarını yitirecek. Nice ayrılıkların kahırlarını taşımak ıstırap bile çektirse bırakmak istemiyor. Senin gibi...
Deniz sana benziyor, sen denize... Her gün her an denizde yaşayamaz insan. Ama hep çok sever, çok özler. Sen de işte O'sun... Her an seninle olmak istiyor fakat bunu yapamıyorum. Özlem , küçük kentinde , senin havanı solurken bile katlanıyor. Denizden çıkmak istemeyip de çıkmak zorunda olduğu gibi insanın, ben de sende yüzüyorum. Ellerini, ayaklarını, gözlerini alıp gidiyorsun ve ruhunla kaldığım zamanlar ruhuna giydirdiğin elbiseni de özlüyorum.
Sen, belki birkaç kilometre ötemdesin , varlığını soluklarken. Ama ellerin sevdiğim , saçlarımda dolaşan ellerin yok yanımda..Hiç haberin olmadı ki kentinde olduğumdan, defalarca senden çizilmiş yollarında gidip geldiğimden....Seninle konuşamayacağım yine. Burada olsaydın şimdi yine heyecanla beni dinleyecektin, 'sen'den bir resim yapabilme düşüyle. Senin yokluğunda ben de denizi seyrediyorum. Gözlerin kadar derin ve çok şey taşıyor deniz. Bana ılık esintiler yolluyor. Sanki yüzümü okşuyor. Teselli ediyor yokluğunda. Martılarını üzerime salıyor, yalnız bırakmamak için. Sen de düşlerimi yalnız bırakmamak için nefesini yollarsın ya hep içine doldurduğun düşlerinle...
Ah Sevgili Yüreğim, dallarımda özlem büyütüyorum şimdi. Bütün özlemlerimi denize sunuyorum. Söz verdi sana ulaştıracak.....
Sen dünyanın ezel ve ebedde olabilecek en büyük aşkısın. En yüce, en kutsal... Hep seven ve sevecek olan, hep sevilecek olan..
Şiir'i olduğu sürece ölüme gülerek bakan Şair. Seni seviyorum.
Belki, bir daha ki gelişimde gözlerinin içine bakarak söylerim bu iki kelimeyi sana...
ve seni seyrediyor olacağım , umut kelebeği konacak alnına dudaklarımın özleminden .......
16 Nisan 2013 seyr-ü seferi
Yazımı güne getirerek beni onurlandıran Seçki Kuruluna, okuyan ve değerli yorumlarını esirgemeyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Şiir'i olduğu sürece ölüme gülerek bakan Şair. Seni seviyorum. Belki, bir daha ki gelişimde gözlerinin içine bakarak söylerim bu iki kelimeyi sana.... ve seni seyrediyor olacağım , umut kelebeği konacak alnına dudaklarımın özleminden ....... 👍👍👍 daha da bişey denmez sanırım bu finalin üzerine, efendim kalem harika gerçekten, beğenilerim ve daim başarı dileklerimle👍👍
Özlem, sevgi, aşk ve deniz. Denizin olduğu tabiatın zengin olduğu her yerde duygular depreşir yoğunluk kazanır. Deniz ve özü olan su, onun olduğu yerlerde güzellik ve medeniyet, ah biz de o şanslı şairler gibi bir su kenarı bulsak da yüreğimiz doruklansa alabildiğine...🤐
Güzel bir deneme tebrikler Demet hanım içtenlikle...