Devinim
Gördüğüm bir resmin altına düşülen notta sanat adına yapılan bir yapıtın yayınlandığından başlayarak çok sayıda öyküsü olacağı yazılıydı. Benzer düşünceler şiir için de söylenegelir, yayınlanana dek yazanın olan şiir için de yayınlandıktan sonrasında okuyucunun olduğu vurgulanır hep.
Okuduğumuz bir küçük öykü ya da dinlediğimiz bir şarkı anılarımızın ya da düşündüklerimizin içinden bir şeylerle çakışır belleğimizde. Bizi alıp başka yerlere götürür çoğu zaman. Yalnızca resim ya da yalnızca şiir değil arada bir iki satır yazı, duyduğumuz bir ses, gördüğümüz ve yaşadığımız bir olay. Etkilendiğimizde verdiğimiz tepkiler diyelim kısaca. Duygusallığın buna katkısı ne ölçüdedir bu da ayrıca tartışılabilir.
Hiç konuşmadığım ve tanışmadığım, yalnızca sosyal iletişim yoluyla uzaktan keyifle izlediğim uluslar arası bir sanatçı arkadaş Gürbüz Doğan EKŞİOĞLU. Instagram da gördüğüm bir çizimi için öncelikle o an aklımdan geçenleri oraya yazmak geldi içimden. Sonra arkası da geldi işte..
[img]http://i.hizliresim.com/DBnoR3.jpg[/img]
' Kuru dallarının yere vuran gölgesinde cıvıl cıvıl kuşların çiçek açtığı, bir o yana bir öteki yana savrulan, yaşama erken yenik düşmüş hastalıklı ağaç gibiydi duyguları. Kendisini toplayıp arkasına bile bakacak gücü yoktu...
Düşündükleri belki de tümüyle gerçekleşmemiş ve yaşamında bir şeyler eksik kalmıştı hep, daha çoktu beklentileri. Şimdi artık çoktan unuttuğu aklına bile gelmeyen ne hayalleri vardı oysa çocukken kurduğu. İlk okula başladığı yıllardan, orta öğrenim sıralarından, çıraklık zamanından ve daha sonra yaşama atılıp geçimini sağlayacak ölçüde para kazanmaya başladığı yıllardan.
İçine derin bir nefes çektikten sonra uzun uzun düşündü bir kez daha, çok muydu hayalleri gerçekten ! Hem, çok ya da az kime ne !
Kimin azdı ki hayalleri ?
Dizlerindeki güçsüzlüğe meydan okumak istiyor gibi bakındı sağına soluna. Yılları çok çabuk tüketmiş gibi dursa da aslında daha yolun başında sayılırdı.
Direnç göstermenin ne demek olduğunu da içindeki ışığın onu aydınlığa çıkaracağını da çok iyi biliyordu. Hiçbir şey için geç değildi daha, bir an önce silkinip arınmalıydı tüm olumsuz düşüncelerinden. Ayağa kalkıp yola koyulmalıydı yine ve yeniden.
Yürümekte zorlananlar nasıl dayanıyorlarsa bir değneğe, o da beynindeki olumlu düşüncelere sarılmalıydı öylesine. Bakış açısını yeniden gözden geçirmeliydi ilk önce. Bazı alışkanlıklarını tümüyle terk ederken bazı yeni alışkanlıklar edinmeliydi kendine, varsa eğer yanlış kararlardan da dönmeliydi en kısa yoldan. Bunun için de öncelikle kendisiyle yüzleşmeliydi, birileri onun yüzüne gerçekleri söylemeden.
Belki de yeni bir düzendi kurması gereken ya da var olanı epeyce bir değiştirmeliydi. Önce özgürlüğünü ve sonra da mutluluğunu düşünmeliydi, mutsuz olduklarından da bir an önce uzaklaşmalı ya da uzak durmaya özen göstermeliydi. Tüm değişimlerin olumlu olması ve ışığın asla yitirilmemesi gerekliydi. Yüreğinde hissettiği kuş cıvıltılarının çiçeklerini asla susuz bırakmamalıydı. Şarkıların ezgileri arasına gizlenmiş karnı zil çalan pembe büyülü si bemol notalarının çıkardığı fırtınaya yakalanmıştı sanki. Çabuk davranmakla yavaşlamak arası bir ses tonu bağırıyordu arkasından, ya da ona öyle geliyordu.
Dönüp baktı bir an için, geride bıraktığı yıllarına. Yanlışı da çok olmuştu, doğrusu da. Geçmişi karşılaştırmanın ya da vuruşturmanın ne önemi vardı ki şimdi ! Geleceğe bakmak değil miydi önemlisi..Daha bir dört elle sarılmalıydı işine, daha bir özen göstermeliydi. Amaçlarına tutunmalı, bir şeyleri önemsemeliydi.
Daha çok öğrenmek, çabalamak ve gerekirse uygulamak, isterse her zaman başarabileceğini görmek. Boş bırakmamak zamanı, dolu dolu yaşamak. Bardağın dolu yanıyla bardağın boş yanını alt etmek. Tüm olumsuzluklara karşın.
İçindeki kıvılcım damarlarına doğru baskı yapmaya başlamış, gözleri yerinden fırlayacak gibi olmuştu. Dönemecin ucundan güçlü bir ışık süzülüyordu yüzüne doğru, yaklaştıkça daha bir aydınlık oluyordu.
Beyninin kıvrımlarına çöreklenmiş ipe sapa gelmez düşünceler, yeni filizlenen bir tomurcuk gülün üstündeki duru su damlacıklarıyla yıkandı. Pırıl pırıl bir bahar esintisi doldu içine, ayağa kalkıp koşmanın, kanat çırparak alabildiğine yükselmenin ve özgürce uçmanın tam zamanıydı şimdi, üstelik arkasına hiç bakmaksızın...'
Yaşamın içinde kendini yenileyebilmek adına, yaşama asla yenik düşmemek ve değişime ayak uydurabilmek için herkesin bu tür silkinme ve devinime gereksinimi var mı acaba diye düşünüyorum. Daha yukarı çıkabilmek ve daha başarılı ve mutlu olmak adına.
Dönemeçlerimizin bizi hep sevgi yoğunluğunda tutması, sağlıklı ve mutlu etmesi dileklerimle...