Dışarı Çık

Tüketim toplumunun en belirgin aktörü kadın... Görsel, işitsel ve yazılı medya organlarının geçim kaynağı olan reklamlara baktığınızda, kadını cezbetmeye yönelik yapımlara rastlarsınız. Bir kozmetik ürününün, iç çamaşırının, kadına yönelik tekstil ürünlerinin reklamında kadının işlenmesi doğal... Ancak son dönemlerde kadının kullanmadığı ya da tamamıyla kadına yönelik olarak üretilmemiş ürünlerin reklamında bile kadın unsuru işleniyor. Bir otogaz sisteminin reklamında 'kadınların tercihiyiz' mesajı verilirken, tamamen erkek tüketicisi olan ürünlere de 'kadınları etkileyeceksiniz' mesajı yapıştırılıyor. Dolayısıyla kapitalizm de artık kadının ekonomideki belirleyici rolünü iyiden iyiye kavramış görünüyor.
Ancak kadının bu belirleyici güç olma özelliği maalesef tüketim çılgınlığını körüklemekten öteye gitmiyor. Kadınların bu süreci fark edip, güçlerinin bilincine varmasına engel olacak yeni bir karşı duruş sergiliyor sistem. Kadını hedef kitlesi olarak belirlemiş kadın programları, en büyük sindirme aracı medya tarafından sistemin emrine üretiliveriyor. Sabah televizyonu açtığınızda, kadının erkeğine pişireceği yemeğin tarifini öğrenirken, bir taraftan da evden kaçmış bir genç kızın 'psikolojik linç' malzemesi oluşuna tanık oluyorsunuz. Didik didik edilmiş özel hayatların siyasi, ekonomik sorunların önüne geçmesine zerre kadar aldırış etmeden bizzat kadınlar, bu programları tüketmeye devam ediyor. Kötü ve sorunlu hayatları izleyen kadın, gerçekte var olan ekonomik ve ailevi birçok sorununu unutuyor. Şükretmesi sağlanıyor. Sistem, 'Kır dizini, otur. Bak, daha kötüsü var.' mesajını itinayla iletiveriyor. Annelerin toplumdaki eğitici görevi böylelikle köreltiliyor. Sorgulamayan, düşünmeyen bir toplum haline gelişimizin ise en büyük sebebi bu değil mi zaten?
Kadın üreten değil, tüketen olarak görüldüğü müddetçe de bu böyle devam edecek. Kadın gündem yerine bazen kurgusal olduğu son derece belli 'çakma' hayatları takip ettikçe de asla ve asla öğrenemeyecek. Çalışmayan, 'koca eline bakan' kadınlar ezilmişliğini kanıksayacak. Hatta azımsanmayacak oranda kimi kadınlar da bunu gönül rızasıyla kabullenecek. Maddi olanağı biraz fazla olanlar ise, 'koşun, indirim var' çığırtkanlığına kulak verip mağazalara doluşacak. Peki, kadınlar nasıl bilinçlenecek a dostlar?!
Bir araya geldiklerinde tecavüzcüsüyle zorla evlendirilen genç kız hakkında konuşmak yerine, yeni aldığı çanta hakkında konuşmayı tercih eden kadınlar nasıl dayanışacak? Gerçek olan sorunlar yerine televizyonda gördüğü yalan hayatlara dertlenmeyi ne zaman bırakacak? Kapatılma riskiyle karşı karşıya olan kadın sığınma evleri için mücadele etmek yerine, bir televizyon dizisinde çocuklarıyla birlikte evsiz kalan kadın karaktere ağlayacaklarsa, bu yalancı duygusallığı bana kimse savunmasın. Çok rica ederim!
Lütfen, silkinip kendinize geliniz. Gücünüzün farkına varmanız için, tüketim ekonomisindeki yerinizi görebilmeniz yeterli. Bu kadar ürünü siz tüketin diye sunuyorlarsa, tüketmediğiniz takdirde sistemi temelinden sarsacağınızın farkına varın. Üreten olmak için direnin. Size, 'evinde örgü ör, pet şişeden biblo yap, aman evden çıkma' diyenlere karşı durun. Çünkü tutkusunu, isyanını kilime dokuyan kadınları artık geçmişte bırakma zamanı geldi. Hayat dışarıda... Kalk televizyonun karşısından! Üretmek için ve değiştirmek için...
Hayat seni bekliyor, meydanlar da...

03 Eylül 2011 3-4 dakika 42 denemesi var.
Yorumlar