Diyaloglar - 6

"Kelimeler farkında olmadan hibe edilir!.."

Düşündüm de hayatıma giren onca kelime var!..Ya benim hibe ettiğim kelimeler?..Bana hibe edilmiş şekliyle mi hibe edildi?..Ben, benden önce hibe edilmişi sorguladım mı?..Ya da sorgulamak ne kadar gerçeğe götürür beni?..Bir kaç ay önce ziraat fakültesinde okuyan bir arkadaşıma gazetede okuduğum bir haberi aktarmış ve onun fikrini almıştım.Haber şu idi:Kütahya Seyitömer Höyüğünde yapılan kazılarda dört adet dörtbin yıllık olduğu hesaplanan tohum bulunmuştu.Bilim dünyasını (ki konu ehli) heycanlandıracağını tahmin etmekle beraber beni de anlamsız bir soru ile karşı karşıya bırakmıştı.Sordum: şimdi bunlar domates,patates ya da ne bileyim hıyar tohumları olsalar biz dörtbin yıl öncesinin mahsulünü şimdi alacağız!Doğalsa doğal,tarihse tarih,saflıksa en safı..Daha bir sürü cahilce(!) ama sürükleyici hatta pazarlamaya yönelik hayalim onun verdiği kısa ve net bir cevapla adeta fosil yakıt oluverdi!..Abi, tohum aynı tohum ama ya toprak?..Yeşerirse ne ala!..Yani sayısal lotu oynamakla eş değer imiş benim hayalim!..Konuyu bağlarsam.Bana hibe edilen ya da benim farkında olmadan ya da farkındalıkla hibe ettiğim kelime ve kelimeler aynı olabilir ama kişi aynı değil!..Yeşerirsem,yeşerirse ne ala!..Kimin terazisi ya da tespiti Leyla'nın Mecun'una söylediği "seni seviyorum! una eşdeğer ya da daha daha fazlası?..Ya da Adolf Hitler'in "nefret"inden daha aşağılayıcı ya da keskin?..Örnekleri varın sizler çoğaltın..Kendinize geleceksiniz ve kendinizden gideceksiniz ne fark eder ki?..Hibe etmeye devam..Kural bu!..Bozulmaz!..Ha farz edin ki ziraat mühendisi adayı arkadaşımın söylediği doğru olmasın!(ki daha sonra basından takip ettiğim kadarı ile sadece bir tohum çimlenmiş ve kurumuş o kadar!)ne fark ederdi ki?..Hibe almaya ve etmeye devam!..

"İçinde bulunduğun çemberin ilerisindeysen tarfisiz yalnızlıkların tam ortasındasın demektir!.."

Aşk denilen o ilahi şey de "aynı an" diye bir şey yoktur!Karşılaşmalar, aynı anda yıldızların çarpışması filan..Filmlerden,romanlardan,şiirlerden ve şarkıların en ince ayar düzeneklerinden belleklere enjekte edilmiş bir nevi sanal reklam uygulamsından başka bir şey değidir "aynı an" masalı!..İnsan ilk görüşte "o"an'a değil,ilerisine aşık olur!..O an denilen işin adeta ritüelidir!..Bu durum tıpkı "cahil" bir toplumda "aydın" denilen adamın anlaşılamazlığı gibidir!.."Aydın" denilen o toplumun ilerisine aşık olur ama mücadele alanı kendine göre ilkeldir!..Bu da aşkın çilvesi olsa gerek!..Sonraları "o an" seviyesine ulaştıklarında ise ulaşanlar "bedel" ödendi der ama "aydın" denilen o garibim çoktan öbür tarafın ışığından karanlıkta bulmuştur kendini!..Yapılacak bir şey var mı?..Bence,evet!..yalnızlıkların tam ortasında kalmak!..

10 Ocak 2012 2-3 dakika 61 denemesi var.
Yorumlar