Diyarbakır'ı Dinliyorum Gözlerim Kapalı
Önce ,'Kahraman Irkıma Bir Gül Ne Bu Şiddet Bu Celal' Ne Demek ? Onu Bir İrdeleyelim...
Bu sorunun cevabını verebilmek için önce dörtlüğü bütünüyle ele almak lazım...
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Şanlı bayraktaki hilale sesleniyor büyük şair...Üzülme diyor ne olur..Şu kahraman 'Irkım'a
bir kez olsun o gülen yüzünü göster ve bütün bu 'işgal edilmişliğe' rağmen celallenme...
Bak göreceksin,nasıl da Allah'a inanan şu millet İstiklal'i hakkedecek ve senin için dökülen o kanların hepsi helal olacak..
Ve 'Irk' diyor şair,sonra 'Hak' diyor ve sonra da'Millet'...Buradaki sıralamanın bir önemi yok.Önemli olan İstiklal Şairi'nin bu denli istismara açık olan o 'Irk' kelimesini açık ve net bir şekilde kullanmış olması...Mehmet Akif ırkçımıydı ? Elbette ki hayır...Bilakis Mehmet Akif ümmetçiydi...Ancak bugünün ümmetçileri her kavimden her milletten Müslüman'ı bağırlarına basıp,neredeyse Türkçülüğü,Türklüğü yok sayıp bir tür 'Anti Türkçülük' sentezi geliştirerek,adeta 'Irk','Türk' kelimelerine alerji duyar,(Duyurulur) hale gelmiş veya getirilmişlerdir. Peki,neden bu denli ümmetçiliğiyle bilinen ve ;
Arabın Türk'e;Lazın Çerkez'e,yahut Kürd'e,
Acemin Çinliye rüchanı mı varmış?Nerde!
( Safahat,Üçüncü kitap-Hakkın Sesleri-1913 )
Diyen bir şair tutup da Türk Milletine bir İstiklal Marşı yazsın ve içinde 'Irk',(soy) kelimesini kullansın ?
Buna mukabil bir başka şiirinde de
Lafı bol karnı geniş soyları taklit etme,
Sözü sağlam,özü sağlam adam ol ırkına çek!
Diyerek kendi söylediğini tekzip mi ediyordu ? Yine elbette ki hayır..Aslına bakarsanız Akif aslen Arnavut asıllı olup anne tarafından da Buharalıdır.Bir insan nasıl oluyor da aslen 'Türk ırkından' olmadığı halde,hem bir taraftan ümmetçi,hem de diğer taraftan mensubu olmadığı bir soya ve millete İstiklal Marşı yazacak ve içinde de 'Irk' kelimesini kullanacak kadar milliyetçi olabiliyor ? O kendisini mensubiyet şuuruyla Türk kabul etmektedir.
Bir şiirinde şöyle demektedir ;
Türk eriyiz,silsilemiz kahraman,
Müslümanız Hak'ka tapan Müslüman.
Putları Allah tanıyanlar aman,
Mescidimin boynuna çan asmasın.
(Ordunun Duası)
Neden mi kendini Türk sayıyor? Hani şu herkesin kendi kafasına göre ; kimilerinin irtica kabuslarına yonttuğu,kimilerinin demokrasiyi bir müddet rafa kaldırmak vesilesine 'zemin' tuttuğu, Atatürk'ün Nutuk'unda geçen o malum
'İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır.'
Vecizesinde geçen 'dahili ve harici bedbahtların'şerrini bizzat gördüğü ve yaşadığı için...
İçi Boşaltılmış Bir Milliyetçilik...
Bazı değerler vardır zamanla içini boşaltırsın,geriye sadece bir efsane,bir destan kalır..Aslında her şeyin farkındasındır ama yine de sen onu sloganlarda,pankartlarda yaşattığını sanırsın...Bir gün O'nun öldüğünü sanırsın ama sen ölmüşsündür sadece farkında değilsindir..Senin öldüğün yerde mutlaka yabancı otlar bitecektir..Ve sen bir kere ölmüşsündür ve bunu asla fark edemeyeceksindir...
Öyle bir zamana geldik ki,artık insanlar 'Milliyetçiyim' demekten imtina eder hale geldiler..Sen kendi Milliyetçiliğinden imtina eder hale gelirsen,boş bıraktığın o değerin yeri mutlaka itina ile doldurulacaktır.
Karmaşık demokrasi söylemleri,global yaklaşım şeysileri ve bilumum ekonomik küresel rekabet giysileri gibi kafa karıştırıcı bir yığın sanal dayatmaların yanı sıra ; borçları kat kat sırtımıza binerek bizi deve hörgücüne çeviren ; ve hani o ödeyeceğiz diye dilimizi iki karış dışarıda bırakan banka kredisiyle alınmış son model arabala-
rımıza binerken, veya asgari ücretle çalıştığımız halde elimize tutuşturulan kredi kartıyla aldığımız maaşımızın iki katı değerindeki cep telefonlarımızla konuşurken bunları idrak etmek epeyce zor tabi...Belki de bundan gayrı yeni dünya düzeninde 'Milliyetçi' yaklaşımların ülkeleri (Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı)ekonomik gelişmişlik açısından geri bırakacağı veya bir tür faşizan dürtüyle geliştiği fikri bilinç altımıza yavaş yavaş yerleşiyordur ha ne dersiniz ..?
(Bizzat şahit olduğum olay).Artık bu memlekette,resmi bayramlarda,evlerde,iş yerlerinde pencerelere asılan Türk bayrağını bile,kendi 'Irk'larına bir tahrik olarak algılama rahatlığına ve lüksüne eriştirilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları mevcut.Her hangi bir ırka mensup olan bir insanı bazı haklardan,örneğin vaktiyle Amerika'daki zencilere uygulandığı gibi,toplu taşıma araçlarından,kültürel vb.alanlardan,etkinliklerden tecrit ederseniz ırkçı olursunuz.Ancak benimle aynı okulları bitirip,aynı haklara sahip ve aynı şartlarda memur,işçi,yönetici,asker,iş adamı,sanatçı olup aynı parayı kazanan insanlar,kalkıp da bütün bunları istismar ederek bu milletin gözünün içine baka baka 'Ben eziliyorum,bu topraklar benim hak iddia ediyorum al işte bu da milli marşım' derse işte ırkçının ta kendisi odur !
İşte Akif de , 'İstikbalde' ki dahili ve harici 'bedhahlar' ı kasten
'Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet, bu celâl?' mısrasında,kendisi de Arnavut olduğu halde,özellikle o 'Irk' kelimesini kullanırken şunu demeye getiriyor olabilir...'Bak kardeşim bir ülkede çeşit çeşit milletler olabilir ancak her ülkenin bir milli kimliği vardır.Bunu kabul edip etmemek elbette ki sana kalmıştır.(Her ne kadar dahili ve harici bedhahların yardım ve yatakçıları -Akif'in kastettiği- bu milliyetçiliğin içini boşalttıklarını sansalar da) gerçekler hiçbir zaman değişmeyecektir..Zaten gereği de alttaki mısralarda düşünülmüştür !
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal !
Ha! Başlıkla ilgili bir şeyler yazmayı mı unuttum? Yazdım ya işte..Hepsi o kadar zaten...
' Diyarbakır'ı dinliyorum gözlerim kapalı...'
Siz de öyle yapın !