Dizikolik Alkolik Olur mu

Alışkanlıklarımız, geleneklerimiz ve göreneklerimiz gereği iki dost bir araya gelse veya iki aile muhabbete girse; sohbetin tadı ve cilvesi vazgeçilmez olan çay demleyim ile katlanır çaylar yudumlanırken de muhabbetin rengi koyulaşır. Herkesin malumu çay, Türk toplumunun en çok tükettiği içecek türüdür. İçerisinde ocak kaynayan her sıcak yuvada, günün herhangi bir vaktinde ki, genelde sabah kahvaltı zamanı ile akşam yemeği ertesi çay demleme seansları tekrarlanır durur. Bu durum öylesine yaygındır ki, her ailede bir çay tiryakisi bulunur ve tiryakiliğin sonucu her dem çay demlenir, yudum yudum kursaktan aşağı mideye gönderilir...

Çay hakkında bu kısa girizgahtan sonra, gelelim asıl meselemize; bilindiği üzere televizyon denilen son yüzyılın icadı her evin başköşesinde yer edindiği gibi bazı hanelerde birkaç tane bulunmak suretiyle reytingini yükseklerde tutmaktadır...

Yine, televizyonlar aracılığı ile hanelerimizde takibi yapılan ve her prime time vaktinde iple çekilerek evin tam orta yerine incir yada değişik cins kuruyemiş ağaçları diken dizi filmler; öyle yaygınlaştı ki, kendi çekim alanını, kendi coğrafyasını, kendi medeniyetini ve kendi tutkunlarını oluşturdu... En önemlisi de kendi tutkunlarını kendi koliklerini oluşturması... Bunun neticesinde; takibi atlanılmadan yapılan dizi filmin başlama saati geldiğinde sokaklarda ve evlerde hayat durmakta, insanlar aralarında vuku bulan münasebetleri kesmekte, muhabbetler koyulaşmadan cıvıtılmakta ve duran hayat dizi filmin içerisinde sanal olarak yeniden canlandırılmaktadır... Hatta öyle ki, aile üyeleri arasında şu şekilde pazarlık yapılmakta; sen benim dizi filmin saatinde ses çıkarma ki, ben de senin dizi filmine katlanayım ses çıkarmayayım...

İşte bu dizi film tutkunu olmanın çok sakıncası olmakla birlikte, en önemli gördüğüm sakıncalı yan ya da sakat taraf; karakteri ya da kişiliği oturmamış, özenti kurbanı gençliğin dizi film bataklığında harcanması olup, bunun da en dikkat çeken tezahürü ise, dizilerde sık sık yansıtılan alkol sahnelerinin genç dimağlara kazınmasıdır...

Şimdi gelelim, yazımızın başında aktarılan çay tiryakiliğinin konumuzla olan irtibatına; Ülkemizin genelinde çay muhabbetleri yaygın iken, dizilerde alıntılanan marjinal hayatlarda ise nedense çay demleme yerine ya da çay yudumlarken kaynaşma folklorunun yerine mutlaka alkol kadehlerinin vurulması ya da şişenin dibinde umut peydahlanması sahnelenmektedir... Bu da dolayısıyla toplumun değer kodlarını karakterine tam olarak yedirmemiş gençlik için kötü örnek teşkil etmektedir... Sanki hayat içki şişelerinden ya da kadehlerde aranan mutluluklardan ibaretmiş gibi algılanmasına sebep olmaktadır...

Dikkat edin rastgele bir dizi filmi akşam açın ve izleyin; mutlaka rakı şişesinde ya da şarap küfesinde kafasını bulan, beynini yontan, ruhunu satan birkaç kişiyi ya da mutluluğunu paylaşan aşk ambalajlı cinsellik içerikli sahnenin viski ile yıkandığını sonrasında kendini kaybedenin kriminal sahada benliğini aradığını göreceksiniz...

Aynı şekilde, aynı dizilerde; hanım güzel bir çay demleyiver de çocuklarla birlikte muhabbet edelim dert ve tasası olan varsa paylaşalım repliğinin gerçektekinin aksine sahnelendiğini göremeyeceksiniz... Ülkenin çoğunluğunu oluşturan mazbut Anadolu ailesinin hayatından bir parça olan bu sahnelerin neden dizilerde tercih edilen senaryo olmadığını varın siz düşünün... Kendi toplumuna bu kadar Fransız olan ikinci bir kuşak var mıdır?... Bu toplumu tanımayan biri bu dizi filmleri izlese, Türk toplumunun hayatının, alkol alıp kendini kaybedenlerden, aşk yanılsaması ile seviyeli ilişki sonucu hamile kalanlardan, şiddet sarmalında kafa patlatanlardan ya da entrika üzerine entrika kuranlardan müteşekkil olduğunu sanacaktır...

Velhasıl, dizi filmler ile bizlere empoze edilen hayat tarzlarının gerçekte bizle, bizim inancımızla, bizim geleneklerimizle yakından uzaktan alakasının olmadığı açıktır. İstanbul kodamanlarının ya da yokoluş ( Varoş kullanımından ironidir ) semtlerinde yaşayanların marjinal hayatlarının renkli cama yansımasından öte bir anlam ifade etmemektedir. Batının özenti hastası ve kendi olamayanların taklit yaşamlarının bizler ve gençliğimiz için hiçbir zaman örnek alınacak sosyal gerçeklik olmadığı da bilinmelidir. Dolayısıyla kendi olarak kalmamız ve kendi değerlerimiz ile devlet-i ebed müddet hayat sürmemiz için evimizin içine kadar giren dizi dizi saplantılar ve sarmallardan olabildiğince uzak durmalı ve bunlara karşı tarihten gelen o güzelim ananelerimizi gerçekte dipdiri tutarakta uyanık olmalıyız... Vesselam.

22-03-2012

23 Mart 2012 4-5 dakika 35 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (5)
  • 12 yıl önce

    😙😙😙Nacizane bende derimki,Ömer kardeşim senarist olsa senorya yazsa nasıl olurdu acaba😙🙂işin ilginç yanı yönetmenliğinide kendi yapardı vallahi🙂Tespitler de alındığına göre🙂👍

    👍Kutluyorum pırlanta yürekli kardeşimi👍👍👍👍👍

  • 12 yıl önce

    (1) Ömer Bey, alkol tüketiminde en alt sıralardayız.Endişeye gerek yok!..(Ki iyi ki de en alt sıralardayız) ** ÜLKEKişi Başına 1980-2008 arası Tüketim (Litre) kişi başına alkol tüketimi değişimi (Yüzde)

    Lüksemburg 15,5 16 Estonya 14,0 - Macaristan 12,6 -15 Fransa 12,6 -35 Litvanya 12,5 - Avusturya 12,5 -14 İrlanda 12,4 29 Çek Cumhuriyeti 12,1 3 İspanya 11,7 -36 Portekiz 11,4 -23 Slovenya 10,9 - Danimarka 10,9 -7 Bulgaristan 10,9 -2 İngiltere 10,8 15 Polonya 10,8 24

    Avrupa Birliği Ortalaması 10,8 -13

  • 12 yıl önce

    (2)

    Avrupa Birliği Ortalaması 10,8 -13

    Belçika 10,7 -21 Finlandiya 10,3 30 İsviçre 10,2 -24 Letonya 10,2 -22 Almanya 9,9 -30 Romanya 9,7 -11 Slovakya 9,6 -34 Hollanda 9,6 -17 Kıbrıs Rum Kesimi 9,3 50 Yunanistan 9,0 -32 İtalya 8,1 -50 İzlanda 7,3 70 İsveç 6,9 3 Norveç 6,8 28 Malta 5,3 - Türkiye 1,4 -22 AA **Haber Turk Gazetesi veriler AA

    Görüldüğü üzere dizilerin o kadar da etkisi yokmuş!.. Selam ve Saygılarımla..

  • 12 yıl önce

    Değerli yorumları için Emine hanıma ve Dursun beye teşekkür ederim... Ayrıca beğenilerinden ötürü Selim beye, Sevda ve Emine hanıma da teşekkür ederim... Dursun beyin yorumunda belirttiği şekilde alkol tüketimi avrupa ülkelerine göre az olması, dizi filmlerde kötü alışkanlığa teşvik edici sahnelerin çokluğunu hoş göstermez... Ayrıca gelecek nesil için yani yarınlarımız için özellikle bu tür sahnelerin bilinç aşılama gibi kötü bir yönü bulunmakta olduğundan bu konuda ailelerin duyarlı olması her daim faydalı olur...Saygılarımla...ÖF

  • 12 yıl önce

    kaleme alınması gereken çok güzel bir konuyu oldukça güzel yorumlamışsınız. tebrik ediyorum. 👍👍👍 Dursun Bey de istatistiki olarak konuya bakış açısını değerlendirmiş. çok güzel. Ama henüz giremediğimiz Avrupa Birliği üyesi 32 ülke karşılaştırılmış tek Müslüman ülke Türkiye. İslam Dinini kabul etmiş ülkeler arasında bir istatistik yapılsaydı kaçıncı sırada olurduk acaba? ayrıca alkol fiatlarıda ülkemizde insanların alım gücünü azaltmakta. yıllar itibari ile alkol alım yaşı düşmekte alınan alkol miktarı artmaktadır. En büyük etken dizilerdir katılıyorum.