Doldurulmaz Boşluklar ve Aşkın Çıkış Noktası
Hep merak etmişimdir nasıl bir duygu aşk? Nerede kimle başladı? Aşkı yüreğinde ilk hisseden kişi bilseydi bu kadar insanın başını yakacağını vazgeçer miydi acaba aşık olmaktan? Ve nasıl bir duygu ki insanın içine işlediği anda diğer bütün duyguları silip atabiliyor? Ardı arkası kesilmeyen sorular zihnimi kurcalarken bir ayrıntı dikkatimi çekti. Bugüne kadar milyonlarca insan aşkı anlatmaya, tanımlamaya çalışmış ama nasıl ve nerde başladığı konusunda kimse kafa yormamış.
Allah İnsanları yaratırken onlara bütün duyguları öğretmiş yalnız bir duygu hariç. Çünkü insanlar bu duyguyu ancak kendi çabalarıyla öğrenebilirmiş. Çünkü bu duygu her insanın öğrenemeyeceği kadar güzel, her insanın yükünü kaldıramayacağı kadar ağırmış.
Aynı zamanda Allah insanları yaratırken kalplerinin içinde küçük bir boşluk bırakmış ki her insan bu boşluğu dilediğince doldursun ve oraya koyduklarıyla hayata bağlansın. Herkes kendince bir şeylerle doldurmuş o boşluğu ve yaşamını sürdürmüş. Bir şair en güzel kitaplarını, bir çiftçi yetiştireceği ürünleri, bir mimar yapacağı binaları, öğretmen öğrencilerini, marangoz mobilyalarını, çoban kuzularını,bahçıvan çiçeklerini....
Ve herkes bir şekilde bu boşluğu doldurarak yaşamını sürdürmüş. Fakat biri varmış ki ne yaparsa yapsın içindeki boşluğu dolduramamış.Kalbinde hep doldurulmaz bir boşlukla yaşamış. Adı her asırda başkaymış kimisi Mecnun kimisi Yunus kimisi Ferhat kimisi Celalettin demiş.Bu kişi Rabbine el açıp dua etmiş "Rabbim ben dolduramadım bu boşluğu ya canımı al ya sen doldur."
O gün bu gündür yüreğinde doldurulmaz bir boşluk hisseden her insanın yüreği aşkla dolmuş.