Dostluk Üzerine
DOSTLUK ÜZERİNE
Konumuz arkadaşlık, dostluk olunca;
“Dost dost diye diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır.”
diyen Aşık Veysel ile başlamamak ne mümkün..
Şu günlerde birbirimize vakit ayıramamak düşüncesi ve farkındalığı ne kadar da günlük yaşantımıza yayılmış ve bir o kadar da işlemiş bir durum.
Bizler arkadaşlığın “arka veren” “destek olan” olduğunu öğrenmeden öyle olan ve davranan bir milletiz. Oysa ki şimdi arkadaş dediklerimiz sanal alemde resimleri veya paylaşımlarıyla önümüzdeler ve sosyal paylaşım sitelerinde ,bilgisayarda, tablette ve hatta telefonlarımızdalar. Şu durumda arkadaşlık kavramının içi boşalmış, arka veren, destek olan değil başka şeyleri kapsar hale gelmiştir.
Önemli olan bir arkadaş uğruna ölmekti, bizim dönemlerimizde, gençliğimizde… ancak o yıllarda, bizler; önemli olan, “ bir arkadaş uğruna ölmek değil, önemli olan uğruna ölünecek arkadaşı bulmak” şeklinde de düşünüyor ve dostluğun nasıl bir durum olduğunu kavrıyorduk.
Bizim zamanımızda ,lise yıllarımızda, hatıra defterlerimizde şöyle bir şiir vardı ve ben maalesef şairini bilemediğim bu şiirin bir bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum:
“Düşün :
Dostlardan selamı sabahı kesme
Bir tek dosta muhtaç olanı düşün
Terkedildim deyip hayata küsme
Ömür boyu yalnız kalanı düşün…”
İşte bu şiir ne güzel de dostluğu barındırmış ve anlatmış.
Bir başka şarkı O yıllardan kalan :
“Dostluğun biz sevgisiyle
Toplandık her an burada
Bu sevgi bağı kopmaz hiç
Dağılsak bir gün yurda”
Bu güzel günü andıkça
Çarpacak kalbim benim
Bu sevgiyle ebediyen
Uzanır sana elim”
Evet bizler gerçekten yurda dağılan arkadaşlarız. Hepimizin şöyle ya da böyle benzer durumu olmuştur. Ümit ediyorum ki en az benim kadar o günleri özlüyorsunuzdur. Şarkılarımız ,türkülerimiz dostluk ile ilgili mısralarla doludur.
Bin cefalar etsen almam üstüme
Gayet şirin geldi dillerin dostum
Varıp yad ellere meyil verirsen
Kış ola bağlana yolların dostum
Dostum dostum dostum gelsene canım
…
Pir Sultan Abdal’ım gülüm dermişler
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar
İster isem dünya malın vermişler
Sensiz dünya malı n'ederim dostum
Dostum dostum dostum gelsene canım
Evet binlerce cefa eden-cefa etmesine rağmen- dostsuz dünya malını neyleyim sözleri ve durumu çok anlamlı…
Yalnızların ise en çok bakakaldıkları aynalar ve aynadaki aksimiz, bizlere bazen dost olabilmektedir. Bir düşünür “ En iyi dostum aynadır çünkü ben ağlarken o hiç gülmedi” demektedir.
Yine Cahit Sıtkı Tarancı,35 Yaş şiirinde :
“Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.” Demektedir.
Şimdi o kadar yalnızız ki korkarım yalnızlıktan yalınlığa doğru gidiyoruz gibi.
Şimdiki teknoloji ve sanal alem her şeyi kolayca tüketiyor…Ancak şahsen yine de iyimserim. Şöyle ki zihnimize dostluklarımızdan kalan şıvgınların asla tükenmeyeceğine , bu sevgi tohumlarının muhakkak bir gün yine yeşereceğine inanıyorum.
GELECEĞİNİ BİLİYORDUM
Çanakkale Savaşı nın en zor günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındadırlar.
Asker komutanına koşar.
- Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
- Delirdin mi? der gibi bakar komutanı…
- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma
Asker ısrar etti.
Komutanı:
- Peki... Git o zaman ...
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaşır. Onu sırtına aldı koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
Komutan, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan askere döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bak haklı çıktım.
- Değdi komutanım dedi asker.
- Nasıl değdi? dedi komutan.
- Bu adam ölmüş görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı komutana:
Geleceğini biliyordum !.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum !.
Dünyada şu kısacık ömrümüzde ;Arkadaşlarımız ,dostlarımız arasında anekdotta olduğu gibi, “geleceğini biliyordum” demek ve böylesi bir durumda dostumuzun yanında olmak kadar mühim ne olabilir ?Böyle durumlar-Aşık Veysel’in dediği gibi, bizlerin sadık yârinin gerçekte toprak olmadığının belirtisi değil de nedir ?
30.01.2018 SAAT:21:41