Dünya Hayatı Üzerine İrdelemeler - 2

2. BÖLÜM :



İnsan Davranışları'ndan Kaynaklanan Sonuçlar'da Sorumluluk Almak :



1. bölümde "isra suresinde" incelediğimiz gibi, insan tutum ve davranışlarında özgür kılınmış ve tüm dünya ölçeğinde çevresindeki varlıkların ( doğa, insanlar, hayvanlar vb ) iyiliklerine, mutluluklarına yönelik davranışlarıyla sevap hanesine yazılan iyiliklerin, çevresindeki varlıkların aleyhine, onların mutsuzluklarına, ayeyhlerine işlediği tutum ve davranışlarıyla da günahların, kötülüklerin işleyenidir, birebir sahibidir. Bunlar kısaca insan tutum ve davranışlarının kader ile uzak yakın bir ilgisi yoktur. Sonuçlara neden olması açısından bakarsak eğer, insan, kendi tutum ve davranışlarının pozitif ya da negatif yöndeki gelişmelerinden etkilenecektir dünya yaşamında.

" Ne ekersen onu biçersin "

" Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sararıp soldum " mantalitesinde gelişmektedir olay zincirleri.



Dünya hayatında insanların sorumluluğuna ve yetkisine bırakılmış çok çok fazla konu vardır. İnsanlara hareket özgürlüğü verilmiştir. En azından Tanrı inancı ve dinler açısından bakılırsa bu böyledir. İnsanların yapmasında hayır, sevap, ve kendi lehlerine ahiret hayatlarında kazanabilecekleri güzelliklerin olduğu belirtilen İYİLİKLER'i, ya da, yapmaları halinde günahlar kazanacakları ve ahiret hayatında da cezalarının çektirileceği KÖTÜLÜKLER' i yapıp yapmamak konusundaki seçimleri insanlara bırakılmıştır doğal olarak.

Şimdi bu durumda insan, her türlü tutum ve davranışlarının bir numaralı sorumlusu olduğu halde, " ne yapalım işte kader böyle istedi , elimden ne gelirdi " cinliklerine girmemeli. Tutum ve davranışlarının kendisini götürdüğü yollara saparak o yollarda yürümelerinin de bedellerini öder insanlar. Doğru düşüncelerle, iyilikler ve hayırlar üzerine duygu ve düşüncelerle çabalar içerisine giren bir insanın bu yolda sonuçlara ulaşması doğal olduğu gibi ; Yanlış yollarda ve kötülükler üzerine duygu ve düşüncelerle kendisine yol çizen faaliyet gösteren bir insanın da yolun sonunda olumsuz sonuçlara ulaşması da son derecede doğaldır.

Tanrı inancı ve dinsel inanışlardan kaynaklı öğretilerde temel ana düşüncelerde, insan topluluklarının iyilikler, hayırlar ; kendisi ve toplumlar açısından olumlu güzellikler doğuracak olan doğru yollar seçmelerinin amaçlandığı söylenebilir.Bu açıdan bakıldığında, Tanrı, insanların, insanlığın iyilikler ve hayırlar üzere tutum ve davranışlarda bulunmasını bildirmektedir insanlığa. Kötülükler ve hayırsızlıklar üzere tutum ve davranış geliştiren insanların bu kötülüklerine Tanrı'yı sebep göstermeye, " Ne yapayım ben yapmadım o yaptı " gibisinden kötülüklerinin sorumluluklarını Tanrı'nın üzerine atmaya asla hakları da yoktur. " Sen yaptın kardeşim. Tanrı sana, iyilikler ve hayırlar üzere yaşamanı bildirmedi mi? Kötülüklerinin günahlarının sana ait olacağını ve ahiret gününde onların hesaplarının saba bir bir ödetileceğini de bildirmedi mi? E o halde neden kötülük yapıyorsun ve sonra da Tanrıya mal etmeye çalışıyorsun bütün kötülüklerini ? " diye sormaya da tüm insanlığın hakkı vardır elbet...

İnsan, tutum ve davranışlarının olumluluğu ya da olumsuzluğuyla , bir başka deyişle örneğin, çalışkanlığı ya da tembelliği, iyilikler yaparak yaşamak ya da kötülükler düşünerek yaparak yaşamak gibi konulardaki , kendi tutum ve davranışları ile ; ilk önce bire bir kendisinin hayatının, buna da bağlı olarak da ailesinin, varsa çocuklarının, çevresinin hayatını da olumlu yöne ya da olumsuz yönlere yönlendirmekte ve bu davranışlardan kaynaklanan sonuçlar, kuşaklar boyunca insanların kendileri, aileleri, akrabaları, yakın çevreleri, köyü, kasabası, ili ve hatta ülkesi ölçeklerine kadar etkileyen, tamamını da olumlu ya da olumsuz biçimlerde etkileyen sonuçların birebir hazırlayıcısı, baş mimarıdır.

Fakirlik, zenginlik, akıl, ilim yapma, kendini eğitme, geliştirme, makam mevki sahibi olup olmama gibi tüm konulardaki önümüze çıkan gerçekler, geçmişteki tutum ve davranışlardan bu günü oluşturan, anne, baba, dedeler nineler gibi geçmiş kuşaklarımızın silsileler yolu ile ; dünya hayatlarını yaşarken tuttukları iyilikler ya da kötülük yolları, hayır işleri ve güzellikler doğuran işler ya da hayırsız, günahkar, kötülükler doğuran işler yapmak gibi tutum ve davranışlarıyla, kendilerini ve aileleriyle birlikte gelecek kuşakları dahi etkileyen müşterek sorumluluklarından asla kurtulamazlar.Sonuçlar vardır ortada, önümüzde evet. Ama o sonuçları oluşturan nedenleri de vardır ve o nedenlerin de baş mimarı yine insan'dır.

Tanrı böyle yazmış. Tanrı, bizim yoksul olmamızı yazmış. O nedenle biz fakiriz. Ya da, başka olumsuz konularda, topu sürekli olarak Tanrı'ya atmak, insanların cahil cinliklerinden başka bir şey değildir. Tanrı, insanlığa, daima okumasını, bilgilenmesini, ilim öğrenmesini, kendisini geliştirmesini ve iyilikler, hayırlar, toplum ve dünya lehine işler yapmasını bildirmiştir oysa. Tembel olan, okumayan, çalışmayıp tembellik eden, yalana, riyaya, hırsızlıklara, yolsuzluklara sapıp bu yollarla kişisel çıkar ve köşe dönücülüklere sapan insanların karşılaşacakları olumsuz sonuçları Tanrıyla ilişkilendirmeleri de ayrıca çok komiktir.Nesilden nesile süren ve hatta genetik yapı karakterlerine kadar işleyen kötülük duygularının ve davranışlarının, " Tanrı böyle istemiş, kaderimiz böyle yazılmış ne yapalım " biçimindeki saçmalıklara sapmadan, şeytana uyan insanların, Tanrının bildirdiği hayırlar üzere yaşamamalarından kaynaklanan olumsuz sonuçları yaşadıkları da asla unutulmamalıdır.





( devam ediyor... edecek )



















13 ocak 2015 - istanbul

13 Ocak 2016 5-6 dakika 8 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Sosyolojik derinliği olan bir yazı. İnsana verilen en büyük nimet akıl ve tabi bizi diğer canlılardan ayıran da bir özellik. Kur'an da muhtelif ayetlerde ''Aklın kullanılması'' hususunda Allah cc. insanları uyarmaktadır. İnsanın iyiyi ya da kötüyü seçmesi kendi iradesi ile elinde. Kötü bir şey yaptığı zamanda kadere sövmesi ve kaderi suçlaması aslında kolaycılığa kaçmaktır. Bir nevi savunma mekanizması diyelim. Oysa ki ''Dehr'e yani kadere sövmeyin, kaderin bizatihi kendisi Allah'dır.'' der bir kutis hadis de. Özetle güzel bir yazı olmuş takipçisiyiz yürekten tebrikler Sayın Yiğitcan...👍