Düşlemek Sonsuz Mutluluğu Huzursuzluklar Arasında

Bazen tek başıma kaldığımda körfezin karşısında gözlerimi kapatıyor, bir saniyeliğine sonsuz hissetmek istiyorum. Hayatın koşuşturmacasına aldırmadan sadece tek bir saniyeliğine hiçbir işle meşgul olmayıp öylece durmak... Kaybettiklerimi, kazanacaklarımı, yaşayacaklarımı düşünüyorum.

Yalnızca iki sene önce imkânsız gözüyle baktıklarımı yaşıyor olmak gülümsetiyor beni. Daima istediğim okulun bahçesinde usulca kahve içerken, karşımda ölesiye konuşan bir adamın varlığıyla irkiliyor, ancak asla varlığından tedirgin olmuyorum. Bana yaşamdan bahsediyor. Kaybetmeye korktuklarından. Ona korkunun faydasız olduğunu anlatıyorum. Ne zaman sonra kendi korkularımı anımsıyor ve ona dönüp "Bazılarını yaşadım. Acıdan çok hayal kırıklığı karşıladı beni. İnsan korkularını yaşayınca kendisini yıkacak şeylermiş gibi görmeye daima meyillidir. Anlayacaksın" diyorum. Başını sallıyor.

Derse katılacağını söylediğinde biraz daha oturmak istiyorum. Biraz ötedeki ilkokuldan çocuk sesleri duyuyorum. Kadınlar sokak başlarında çocuklarını almak için bekliyorlar. Biz belki de hiç elde etmeyeceğimizi bildiğimiz halde birkaç büyük hayale sığınmış, öylece kahve içiyoruz. O çocukları düşlüyorum. Önlerinde ne kadar hayat olduğunu... Edecekleri şikâyetleri, çekecekleri sancıları düşlüyorum. Sonra en ağır geçirdiğim yaşlardı bunlar diyorum. Okuldan eve dönerken boş sokaklarda sırf konuşmayı unutmamak için kendimle konuşurdum.

Son birkaç yıl yalnızca kendimi dinlemek ve anlamaya çalışmakla geçti. Psikologun koltuğunda otururken, sırf kendimden bahsetmemek uğruna kafamdan doğaçlama şiirler yazmıştım. Sonra nihayet bir gün o koltukta dayım için ağladığımda göğsümdeki boşluğu fark ettim. Kalabalıklar içinde yalnızlaştığımı ve bu yalnızlığı en çok da benim istediğimi.. Hastaneden ayrılırken değiştiğimi düşünmüştüm. Değişirken geçmişi de beraberimde götürdüğümü.

Hayatınızın bir dönemi pişmanlık duyacağınız ve muhtemelen bir daha hiç yaşamak istemediğiniz zamanlara denk düşerken, diğer dönemi pişmanlıklarınızı unutmak istediğiniz ve artık hiç pişman olmamak için susmayı tercih ettiğiniz zamanlara denk düşüyor. İnsan her iki dönemde de kendi içine dönüyor, yalnızlaşıyor. Kiminin yalnızlığı kalabalıklarla, kimininki ise tek başına oluyor. Kötü düşünceler o yalnız akılda vuku bulurken insan çaresiz hissediyor.

İnsan hayatında hep birilerine muhtaç yaşıyor... En çok kendisini seviyor ama en çok da kendisinden nefret ediyor! Şimdi orada otururken ıhlamur kokusunu duyumsuyorum. Yağmur atıştırırken oluşan telaşı... Bir daha asla bu kadar sonsuz hissetmeyeceğim ve bir daha asla bu zaman olduğu gibi genç kalmayacağım. Ne yaşarsam yaşayayım, hiç bu anki kadar deli düşünmeyeceğim. Kanım hiç bugünkü gibi hızlı akmayacak. Kocaman bir ömür gibi baktığım o yıllar, belki hiç yaşanmayacaklar. O yüzden bir tek şu anım var elimde. Ve şu anda ne yaparsam yapayım en çok kendimi mutlu etmek istiyorum.

23 Haziran 2016 2-3 dakika 17 denemesi var.
Yorumlar