Düşünce Peronunda Bekleyişler
Durmayan yollar, durmayan zaman ve durmayan çokluğumuz. Tekerler aşinadır bakışlarımıza ve ben hep aynı baktım geçip gidene ve sonra da merak ettim,merak ettim çünkü yalnız değilim. Evet, içimde biriktirdiğim yalnızlıklarım var. İşte bunu merak ettim. İnsan kalabalıklaştığında hissedebilir asıl yalnızlığını. Çokluğun olmadığı bir yerde azlığın kudretini ölçemezsin.
Şehirler arası bir terminalin çıkış yolunda başlar yalnızlığım. Cama bitişen yansımamda hesap defterlerim açılır. Kendimi dinleyen bir ses duyarım, karanlığın akan suyundan... Ancak bu bildiğimiz suyun sesinden farklıdır. Bildiğimiz su tatlı akar, tadı acı olsa bile. Benim bahsettiğim suyun akışı acı belki de tadı güzeldir. İçene sormak icap eder veya susuzluğunu çekene...
Adına yolculuk demek istemediğim bir zamanın geçmesine ne demeli? Nasıl ifade etmeli? Gittiğimi sandığım bir zamanda olduğum yerde gözlerim açıldığında, ne hissettiğimi nasıl ifade etmeli? Mutluluk pınarlarından içme ağzım güzel cümleleri armağan ettiğinde, bir yerlerde acı çeken birine acısını nasıl ifade etmeli? İnsan yaşadıkça gider, geri gelir, arkasına döner ve ileri bakar. İnsan, yarım özümde benim için bu kadar insandır. Özümü tamamladığımda insan için yeni tanımlar biriktirmiş olacak mıyım? Kendim için ne kadar peki?
Hesap defterlerime baktığımda gözlerimdeki ateş yüreğimi yaktı. Buna sebep olan tamamıyla geçen zaman; aslına bakarsanız geçen zamanla da pek işim yok.
Şu anki bütün varlığım, onun hemen geçip gitmesine borçlu çünkü bunu ben istemiştim.
Cama bitişen yansımalar; cana bitişen yalnızlıklardır.
Hep aynı bakar o yansımalar, yalnızlıklar hep aynıdır. İnsanın etten ve kemikten olmadığı asıl çıplaklığı, bazılarının görmezden geldiği veya görmek istemediği asıl mahrem. İşte tam burada başlar; eksiz bir kelime, yalın yaşanmışlık ve saflık. Arzularımız, ihtiyaçlarımız, maddemiz sonbaharın dökülen saçları gibi sökülür ruhumuzun ağırlığından. Ve böylece gökyüzüne kavuşabilecek kadar hafifizdir artık. Yıldızlar kimlerdir bilir misiniz? Yükselenler ve yükselip de geri dönmek istemeyenlerdir. O hafifliği yaşayanlar seslenin bize, uyandırın bizi uykumuzdan ve ağzımıza bal çalın ki susmayı öğrenelim.