Dut Ağacının Altında
" Hangi pencereden bakarsan bak görmek istediğin gibi görürsün hayatı.
Neresinde olduğun değil, nasıl anladığındır gerçek olan."
Çocukluğumdan beri ezberimdedir bu satırlar.
Hamin ninem söylerdi
Yaşlı, tonton kadın.
Kocaman kara gözlüklerinin arkasından
İlkbahar sıcaklığında
Kapkara gözleriyle severdi beni.
Oysa ürkerdi,
Korkardı mahallenin çocukları
Elinde kocasından kalma kiraz ağacı sopası,
Bir de avluları titreten o erkeksi sesi.
Paşa dedemin resmini hiç görmedim
Savaşta yitip gitmiş bir asra yakın zamanda.
Akıbeti bilinmez derdi haminnem.
" Günün gözünde ışığım, hain gecelerde yıldızım olur, göz süzer bana" derdi.
Çocuk kalbimle inanırdım
Saymaya çalışırdım yıldızları
En parlak olanı hep paşa dedemdi.
Çokça hikâyelerini dinler
Ezberimde saklayabildiklerimle
Yepyeni rüyalar oluştururdum çocuk kalbimde.
"Kadın dediğin dimdik durmalı hayatta" derdi hamin ninem.
Oysa küçücük yüreğim
Adım atmasını bilmiyordu ki o zamanlar
Emekleyen duygularımla öğrenmeye çalışıyordum söylediklerini.
En çok dut ağacının altında anlattığı
Masal tadında hikâyelerini seviyordum.
Hamin ninem, güzel kadın
Sevgi yumağı yüreğiyle bahar dalları açtıran,
Narçiçeklerini kuşkanadında savuran
Eli açık, yüreği bonkör kadın.
Pudra şekerine bulanmış
Çilek yedirişlerin hala usumdadır.
Yıllardır çilek yemiyorum
Sensiz çilekleri sevmez oldum
Dut ağaçlarına da dokunmuyor yüreğim.
Seni çok özledim hamin nine,
Bir de karadutun altında beni sevişlerini.
Saçlarımı okşar, tarardın bıkmadan,
Bitmek bilmez sorularım ürkütmezdi sevgi tarlası yüreğini.
Oya oya işler, dantel zarafetiyle verirdin cevaplarını.
Anımsıyorum da;
Babaannem de çok severdi beni
Rahmetli ana annem de.
Yoksa annem kadınlar sınıfına girmiyor muydu hamin nine?
Neden öksüz kaldı saçlarım
Yılları hiçe sayıp tel tel dökülmesi ondan mıydı?
Ondan mıydı bunca haykırışı yüreğimin
Ya küçük yaşta ağarmasına ne cevap vereceksin!
Ellerine her kına yakışında
Saçlarımı da gelin etmen ondan mıydı?
Rahmetli ana annemin, babaannemin
Beni özenle sevip kollamaları da bundan mıydı?
Annem kadınlar sınıfına girmiyor muydu hamin nine?
Bu gün gibi anımsıyorum
Karadutun altına bin bir özenle sererdin
Dokuduğun paralanmış yaygını
Günün en sevdiğim saatleriydi o anlar.
Elinden düşmez kiraz ağacı sopanla
Oturduğun yerden bile kovalardın kedileri
Kedilerden korkmamı da böcekleri sevmeyişimi de
Bir sen anlardın...
Karadutun gölgesinde
Dizlerinde saçlarımı okşamandan sevgi sarhoşu olurdum.
Sanaydı bütün şımarıklıklarım
Kuş sesleri karışırdı börtü böceğe.
Rüzgârla dost olup nazlı nazlı salınan yapraklardan,
Dalların arasından göz kırpan bulutlardan
Ne resimler çizerdim gökyüzüne...
Bu gün gibi anımsıyorum
Dökülen dutlarla boyardın dudaklarımı.
Yanağıma çiller kondurup
' Peri kızı gibi oldu benim kara kızım ' derdin.
Kara kızın şimdi öksüz,
Kimsesiz bırakıldı yaban ellerde hamin nine
Çaresizliklere meydan muharebesi açmış
Çekiyor zılgıtını hayata.
O, senli mutlu çocukluğumu istiyorum yeniden,
Seni istiyorum dut ağacının altında.
Saçlarımı yeniden tel tel okşamanı,
Her bir parmağıma masalsı isimler koyup
Sevgiyle öpüp koklamanı,
Beni sevmelerini özlüyorum.
Seninle yaşadığım o mutlu çocukluğumu özlüyorum
Seni özlüyorum hamin nine
Hem de çok özlüyorum...
Sevgiyle,
Hasretle,
Rahmetle...