Dutmaaz
Kirli sakallı,hafif ayyaş,kara kuru bir adamdı.Sabahtan akşama içer,herkesle havadan sudan muhabbet ederdi.O bütün at yarışı oynayanların takıldığı mahalle bakkalına takılır,bakkalın zulasına geçer,at yarışı oynamasa bile seyreder ve demlenirdi...
Bakkalın arka sokağında ki bir mahallede,barakadan bozma bir evde,tek başına oturur,geçiminide bahçe ilaçlaması yaparak kazanırdı;arada bakkalın önüne çıkar,sağa sola,baştakilere,ortadakilere,arkadakilere sövüp sayar,sövüp saymadık kimse bırakmazdı...
Çoğu zaman at yarışı oynamaya gidenlerle dalga geçerdi;kendi şivesiyle,dutmaaz goçum,dutmaaz derdi,at yarışı oynayanlarda onu bilirler ve onun ile ağız dalaşına girerlerdi espri olsun diye...
Kuponları yatırıp da tutturamayanlar;emmi yine senin gözün nazarın değdi,kapa şu şom ağzını derlerdi.Ara ara ufak tefek para alanlarda,vay sen bizim uğurumuzsun diye boynuna sarılırlardı...
Sonra bir iki gün içmeye gelmeyince,bakkaldaki ganyancı arkadaşlar,merak ettiler ve evine gidip bir bakalım dediler.Kapıyı kuvvetlice vurunca,içeriden cevap verilmediği görüldü.Bunun üzerine kapıya yüklendiler,baktılarki emmi bahçede yatıyor boylu boyunca,elinde de oynanmış bir at yarışı kuponu,o günki koşuya ait.Hemen hastaneye kaldırdılar;neyse yaşıyordu,kupona baktıklarında,o gün dörtyüzyirmikibin Türk Lirası veren altılı ganyanın son ayağında,amca yatmıştı;dutmaaz dutmaaz diye diye tutmamıştı...