Duydum,Gördüm,İşittim
Duydum,gördüm,işittim.
Girit ışığıyla aydınlanan bir şehri alamette, aşk diye mavi sulara sevdalanılırmış.
Oysa aşk Ankara’da beyaz, bembeyaz bir dolunay gibi havada asılı duruyor...Kimse kıpırdatamaz doğduğum şehri yerinden..Aşk beyaz beyaz yüzüme bakıyor...Kırmızı yoksa;yani mora dönüşmemişse sevgi dediğiniz-mavi ve kırmızı hiç sevişmemişse başka şehirlerde aşk filan olmuyor.
Oysa aynı aya sevdalandık sanmıştım ben.
Aynı kalabalık şehir mıknatısını hiçe saymamış olmalıydı diye düşünüp;yanyana gelişimizin öyle herhangi bir karşılaşma olmadığında karar kılmıştım...Maviler yalancı...Beyazlar yalan söylemez...Hele de ay....Ayda saklı yüzüm...Bak göreceksin... Şahittir ay,
aynı şehirde doğduğumuza,
seninse halen yaşadığına...
Ne gam!
Ey benim karasevdam, Ankara’m.
Doyabileceğim şehirdin, doğduğum şehir oldun ikinci kez ve şimdi metrolarla sürüklenir insanlardan insanlara,rüzgârlardan rüzgârlara aşk dediğin.
Kara kalem sevdalara yer yoktur gönlünde
bilinir.
Artık gök de yoktur.
Aşık olduğum ay ve yıldızlar havada asılı...
Sözcükler havada asılı kalır.
Lâl dudaklarımdan tek kelime çıkmaz ama kör gözlerim ısınır dolunayla... Yeşile hasrettir bu şehir bazen çürür yürek atışlarında,
bazen ışıl ışıl bahar!
Yıldızlar nişanı atar deniz denilen maviden uzaklaşır,
kelebek kozasını örüp ölmeden kendini gömer şehrin kucağında yatan şahmeranları çiğner önce,
bir deniz kızı olacaktır...
Ne güzel diyorum şimdi ne güzel... Ay özgür ve deniz yeniden benim ve mavi.
Karalar bağlamıyor anılarım.
Ben artık yeniden yaşarım bu şehri, bu hayatı
nasılsa katil ben değilim.
Maktülü aramayın gitsin... Değmez!
!Aynı gökyüzünü paylaştığınızı söyleyecek şiirler ve şehir ve oyun.
Oyun bitti ve katli vaciptir diyor tüm saflığıyla dolunay.
Yüzünün feri sönmüş bir adamı aydınlatıyor ay.Bakır cezvede pişirilen kahvenin telvesi yüzüne sürülmüş
yol da görünmüyor üstelik
ne yazık.
çikolata kirleri çocukların, kardan adamların yüzlerini aydınlatıyor.
Kırkayaklar,böcekler havada asılı..
Örümcekler tetikte !Oysa bu hayat yeniden başlatılır hatıra trenlerin coğrafyasında , öpüşülür ilk kez ,son kez olacakmış gibi... yine bu şehr-i hatırada... 23 temmuz 2011 Ankara