Ebediyete Kadar Sevmelimi!

Öylelerden bir öğle vakti. Güneş tepemizde bizimle gezinmekte. Ahmet ile yürüyoruz caddede, biraz da sarsak, sarsak.

-İbrahim.

-Efendim.

Şu kıza bak ne kadar güzel!

Bir hafta öncesinde ise; (Kız arkadaşımla aramızda sorunlar var belki de ayrılacağız. Bana güzel bir yazı yazarmısın, o'na göndereyim?

-Oğlum sen bu kızı seviyor musun?

-Evet.

-O zaman yapacağın tek şey o'na olan sevgini yazıya dökmek. Bunu yaparsan sevgini, sevdiğine hissettirme noktasında daha güçlü olmuş olursun. Bir yerde duymuştum! Başkalarının şiirlerini sevdiğine vermek o şairin dudakları ile sevdiğinin dudaklarını öpmek gibi bir şeydir.

-Aman boş ver aramız düzelsin yeter. Ayrıca ben senin gibi güzel yazamıyorum. Yazacak mısın?

-Bak ben o'ndan başkası için inan yazamıyorum.

-Lütfen dene hayat, mayat meselesi. Peki, peki denerim.)

-Ahmet.

-Efendim.

-Geçenlerde benden yazı istemiştin kız arkadaşına göndermek için. İnşallah yardımcı olabilmişimdir.

-Olmaz olurmusun, şimdi aramız çok iyi.

(Bir yazı kurtarmaya yeterken Ahmet'i yazılan nice yazılar bir akşam üstü kurulan idam sehpasından kurtarmaya yetmedi İbrahim'i.)

-Ben yazdım demedin umarım!? Ahmet biraz mahcup birazda muzip yüzüme baktı.

-Dedin yani?

-Mecbur kaldım!

-Tamam, tamam sorun yok.

Kısa süren suskunluğun ardından Ahmet; sevgi sadakat ve edep ister. Sevgiye yani sevdiğine ihanet sadece bir başka tende mola vermek ile olmaz. İhanet hoyratça yapılan bakışla ve söz aralığında da olur. Seviyorum derken sevgine sahip çıkanlardansan eğer bakışların ve sözlerin o'nun için olsun. Nasıl olsa görmüyor deme. Kainattaki görünmeyenleri gören seni görüyor ve sevgin neslinde sınanıyor olabilirsin. Eğer bir gün sevdiğini kaybedersen sevginde samimi olmadığın için olabilir bunu unutma.

Haklısın galiba! Birde anlamadığım bir şey var.

Nedir? Sen diyorsun ki; ?ebediyete kadar o.? Neden ?ebediyete kadar? anlamıyorum! Ölene kadar yanımda olmayacak birini neden seveyim? Sonuçta biri gider, biri gelir ve benimde yeniden sevmeye sevilmeye hakkım var öyle deyil mi?

Öncelikle şunu belirteyim Ahmet. Bana neden ?ebediyete kadar o? sorusu sorman; neden nefes alıyorsun, neden su içiyorsun sorusu kadar anlamsız. Benim ki ihtiyaç, yok başka bir amaç. Ayrıca. Sen birileri için biri gider, biri gelir diye düşünürsen o birileri de senin için biri gider, biri gelir diye düşünebilir. Ne ekersen onu biçersin. Ölene kadar yanında olmayan veya olamayan birini ?ebediyete kadar? sevmek veya sevmemek tercih meselesidir. İnsanlar tercihleri ile yaşar ve yapılan tercih ne olursa olsun hak olandır. Yani ister ?ebediyete kadar?, ister yeniden.

Tabi ben olaya farklı boyutta baktığım için ?ebediyete kadar? diyorum! Daha önce birini sevdin ve o'na seni seviyorum, sensiz bir hayat istemiyorum, senin için ölürüm dedin mi?

-Evet söylediğim oldu.

Bu sözleri her seven, her sevdiğine söylüyor aslında. Peki bu süslü sözleri söylediğin kişi şimdi nerede? Bilmem. Bilmemekte haklı olabilirsin, çünkü senin gibi bir çok insan o an için söylüyor bunu. Yani özde deyil sözde.

Bana diyorsun ki; insanlar tercihleri ile yaşar. Yapmış olduğum tercih için sanki sitem ediyorsun! Estağfurullah. Aksine tercihine saygı duyuyorum. Saygı duymadığım tek şey her zaman her yerde söylenmeyecek sözleri her yerde, her zaman hoyratça kullanılmasında.

Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem'i bilirsin. Onlar ?ebediyete kadar? diyenlerdi. Onlar biri gelir, biri gider; yeniden sevmek, sevilmek benimde hakkım demek yerine yanımda olsan da, olmasan da ?ebediyete kadar? seni seveceğim dedikleri ve dediklerine sadık kaldıkları için biz bugün gelmiş geçmiş en büyük sevenler olarak onları hatırlıyor ve anıyoruz. Ama biz onlar gibi sevemeyiz, yanlışmı düşünüyorum? Evet Ahmet yanlış düşünüyorsun. Onların bu büyük sevgisinin temelinde sadakat, edep, bağlılık ve söz vermişlik var. Bu saydığım dört zamir'i sevginin temeline yerleştirirsen senin sevginde onların sevgisi gibi onurlu olur.

Ahmet ile yürürken yaptığımız sohbetin gazı ile yorulduğumuzun farkına bile varmamıştık. Suskunluğa büründüğümüz o an içerisinde ilerlerken kendimizi bir çay bahçesinin önünden geçerken bulduk. Ahmet gel birer çay içelim şurada birazda dinlenmiş oluruz. Oturduk. Çaylarımızda geldi.

-Ahmet.

-Efendim?

-Kız hala güzel mi?

-Hangi kız, ne kızı? :)

11 Temmuz 2009 3-4 dakika 21 denemesi var.
Yorumlar