Eğitim de Kimlik Bunalımı
Toplum olarak ülkemiz de bir kimlik bunalımı var ki sanıyorum bu sadece bizim ülkemizde değil dir...Nedir bu?Yaşanılan yüzyıl içindeki adını koymaya çalıştığımız öğeler....
Globalleşen dünyada farklı yüzyıllar içinde bunu aramaya çalışırsak elbette hatadır.Bunu aldığımız eğitim sisteminde de görmek mümkün.Babalarımızın ,annelerimizin bize verdiği örnekleri şimdiki yüzyıl çocuklarına aktarırsak işte kıyamet burda kopar... Çok bariz bir örnek babamdan aktarayım... 95 yıl yaşadı......11 çocuklu....tek eşli.....Nüfus kağıtlarımız geç çıkmış;rahmetli kendisine sorduğumda (alem bir adamdı,espiriliydi) ''anan habire doğuruyordu nüfus kağıdı yetiştiremiyordum''derdi......Allah iyiliğini versin.....nasıl bir cevap bu şimdi anlıyorum.....ve eğitimimizle çok çok ilgilenmemeye çalışırdı,hassaslık gösterirdi...(neden??? kendi gördüğü eğitim yöntemi bizden farklı...) ama önceden ölen 3 çocuğu hariç hepsini okuttu.Çok şükür hepsininde mesleği var.....niçin eğitimizle çok çok ilgilenmediğini şimdi anlıyorum..... çünkü kuşak çatışması yaşamayalım diye...farkındaysanız şimdide öyle değilmi zaten kuşak çatışması???AYNI YÜZYIL İÇERİSİNDE DOĞAN AYNI YÜZYIL İNSANLARI AYNI KUŞAK OLDUKLARI İÇİN BİRBİRLERİNİ ANLAR......Çünkü devrimler ve inkılaplarda aynı yüzyılda olursa sismik titremeler pek olmaz.Ama yüzyılın son çeyreğinde bu inkılapları yaşıyorsak ve sonraki çeyreğede yansır ki ortalama yaş hesabına göre söylüyorum bunalımlar çıkar.Yüzyılın son çeyreğinde doğan biz öğretmenler , bu çeyrekteki gördüğümüz eğitimi bizimle uyuşmayan öğretim metodu ile şimdiki kuşaklara aktarıyoruz.Ama şimdiki kuşakları düşünemiyoruz ki bunlar 21.yüzyılın çocukları ve bu yüzyılda hayatlarını kaybedecekler.Bu neslin zekice ve hareketlice oynak tavırlarını hayretle izliyoruz.Ne yapmamız gerekir?Bizi bu yüzyıla uyum sağlatacak sensörleri takip etmemiz gerekir...yani yenileneceğiz....Ama ne yapsak bir türlü yenilenemiyoruz.Çünkü yüzyılımız önceki ile uyumsuz.Organik olarak kovalent olmamızda mümkün değil..(Alim olsan bile...)Ne yapalım ne yapalım.....Çocuklara zarar vermeden emekliye ayrılalım....Onları bizim önceki aldığımız eğitim sistemi ile direterek eğitmeyelim.....Ama emekliye de ayrılamıyoruz.Ekonomi olmuş zehir....Emekli yaşı 65.....Ne facia değil mi?Bu yaş sınırı geldi ki önceki sisteme bağlanalım diye....Bizim gözümüzde uçuk gençler oluştu.....Ama bakın gerçek değil mi aynı yüzyılın genç öğretmenleri daha verimlidir bence......şimdi burada da yalnış anlamayın ki o genç öğretmen zeki ve akıllıdır ...Zeki ve akıllı olması önceki yüzyılın öğretmeninin zeki ve akılsız olması anlamında değil....O da kendi yüzyılına göre akıllıdır.Bu yüzyılın gençleri elbetteki onları zeki ve akılsız görmeyecektir.Yani sensörleri farklı olacaktır.Onlarda kendi yüzyılı içerisinde akıllı....
Şimdiki sistemin verdiği boş diye görünen aslında çok dolu.Diyorum ya işte önceki farklı sensörler için bu yeni sistem içi boş görünür.Ne olur bu sistemi doldurmaya çalışmadan çocukların kafasını karıştırmayalım.Bırakın onlar genç öğretmenler le özgür olsun..
Sistemler doğuruyor.Ama sistemi doğuranlar belli...Biz o sisteme kimliğini geç veriyoruz(Babamızın bize kimliği geç almasından örnek...ki o zamanki nüfus dairesi kalabalık mış babam geç alabilmiş....İşte bakın burada bile sistem hatası var.Neden işler zamanında yapılmıyor.Bilgisayar olmadığı için insanların habire doğurmasından nüfus kağıdı yetişmiyor....Çok doğru valla ...çok doğru......)Yani şimdiki değişti gibi gördüğümüz e-okul sistemi gibi...Duymuşsunuz dur....Geçenlerde alt yazı geçti;''e-müfredat geldi artık öğrencilerin okul devamsızlık endişesi kalktı.....''
Nasıl olacak????Yani tele- konferans.... bilgisayarın başına geçeceksin..Öğrenci kamerada...Şu da ihtimal bizim toplum da.....önüne çocuktan önce annesi geçebilir ki geçecek tir zannedersem..Bizim öğretim taktiğimize yön verecek....Biz üzüleceğiz ağlamaya başlayacağız...bize oradan mendil gösterecek......Tuşa basılacak... bakan görecek ....ne oluyor orda diyecek...Yani tam bir vahim...gülmemek elde değil......En basit örneği verdim...Artık anlayın....
Böyle olmasını aslında bakanlık mı istedi???...hayır...biz istedik...kökenine değinelim....dinleyin beni.... biz eğitimciler istedik....Yeni yüzyıla uyum çervesinde geçirmedik mi çocukları???Haketmedilermi??haketme konusu değil bu....Biz çocuklara not vermedik ki...sisteme not vermiş olduk ve çocukları geçirdik....Şimdi de şikayet ediyoruz...Belki bizlerde bunun farkında değiliz dir ama....gerçekten sisteme not verdik...Ve üstler tarafından onaylandık..Aslında 4 yıl önce gelmesi gereken sisteme yeni not verdik..Neden daha önce gelmişti de biz mi duymadık...nerden çıktı bu...duymaz olurmuyuz?....aslında duyduk.....e-okul diyorum....keşke 4 yıl önce gelen bu e-okul içerisinde e-konferansta olsaydı da şu anda çocukları görmeden (üzülerek söylüyorum )iyi bir öğretim verirdik...(eğitim diyemiyorum...eğitim verildi kabulleniliyor sıra öğretim de)çünkü diyorum ya kuşak çatışması varken habire veli-çocuk-öğretmen ilişkisinden öğrencilerimize iyi bir eğitim-öğretim veremiyoruz......bir daha açayım mı konuyu..anne çocuğu geç doğurdu..kendi sistemi ile çocuğuna ev de ders anlatmaya çalışıyor....Okulda yeni öğretmeni ile kafası karışıyor.Kafa karıştığı için öğretmen- veli kavga ediyor....kavgalar iyice büyüyor.....eğitim bitiyor....
İŞTE KİMLİK BUNALIMI BÖYLECE FARKLI YÜZYILLAR İÇERİSİNDE BİR TÜRLÜ ADINI ALAMIYOR......Neden adını alamıyor???Yenilikler geç geldiği için ...Babamın hikayesinde olduğu gibi.....esen kalın....