El Kavgaları 1
Aritmetik ve matematik doğada olup bitenlerin insan anlaması içindeki sembolle anlatmanın diliydi. Yani doğanın bir semboller dili vardı. Karşınızdaki bir elmayı daldaki bir kuşu 1 gibi sayılama sembol diliyle eşletmekle ifade ediyordunuz. Bir kuş; 1 kuş oluyordu.
Bir kuşun yanına ikinci, üçüncü bir kuş konduğunda toplaşan çoğalan kuş gerçekliği; yine toplaşmış olan kuşların içinde bir kaçının uçup gitmesi ile azalan kuş gerçekli sayılama girişmeleri vardı.
İşte azalan ya da artan görünürlüğü içinde olan devim süreçleri de aritmetiğin rakamlar girişmeli sembol dili olmakla, insan öznesinin toplama çıkarma işlemi olmaktadır.
Otlayan ceylan sürüsü gerçekliğine katılmalar olabileceği gibi sürü birbirinden kopmakla; bölük-bölü (parça parça) olmakla da bölünüp azalabilir.
Bölünme bir su molekülü içindeki gibi; bir hacim oksijene karşı iki hacim hidrojene bölünen toplaşmalar içinde olur. Böylece 5 su molekülü; on hacim tane (parça) hidrojenden oluşur. Ya da bir hacim su molekülü 2 hidrojenden oluştuğuna göre; on hacim hidrojen de, 10/2= 5 su molekülüne denk gelir.
Bölünme düzenli ve düzensiz olabilir. Yani düzenli bölünme, düzenli katlanmalar da doğanın davranışı içindedir. 2 hacim hidrojen, iki hacim hidrojen gibi aynı sayı tekrarlarının peş peşe eklenmesi; 10 hacim hidrojenle 5 mol su olmaktadır.
Ya da 5 mol su 15 mol içerir. Bu on beş molekül suyun 5 molu oksijen; on molu de, hidrojendir. 10 mol hidrojen bir su molekülünü oluşan sayı değerine göre; 2 ve 2 ve 2 sayıları oluşla beş kez çıkarma yapılır.
Böylece 5 tane ikili öbek parça ortaya konur. Yani on ikiye bölünerek beş sayısı elde edilir. Süreç içinde peş peşe aynı sayının çıkarılması şeklindeki girişmeler doğanın davranışından yansıma süreçlerdir. Böyle olmakla doğanın bu nicelce girişme şekli insan belleği içinde rakam girişmeli çarpma ve bölme dili sembollere dönüşür.
Bunu niye anlattık? El de insanlık tarihinde olup biten gerçekliğin; sosyal elli semboller dilidir. El dili Matematik dili gibi doğaya genel kılınamaz. İnsanın bir semboller dili daha vardır ki o da bilimdir. Doğaya genelleşir. Matematik te bilimin içindedir. El bu haliyle bilimdışıdır. Ancak El sosyal alan içinde gerçeklikle anlatılır.
El bilimden önce oluşmakla herkese göre anlama kalıpları herkeste El mantığına göre oluşmuştur. Bu nedenle el mantığı daha yaygındır. El mantığı kararlı duruma geçişte en pratik yoldur. Bir zaman gerçek olup şimdi mazi olanı; sosyal mantıklı insan öznesi içine anlatmanın yolu El mantığıdır. El mantığı anlama kalıplarınıza çok uygundur. İnsan öznesi içine anlama yapmanın semboller dili de El'dir.
Öyleyse El, geçmişteki özel mülkiyetçi mana anlayışının insan öznesine semboller dili olmasıdır. Yani El, bir anlama anlatma dilidir. Neyin anlama ve anlatma dilidir? Özel mülkiyetçi köleci süreci anlama ve anlatmanın dilidir.
Sosyal insan süreci bu mana diliyle anlar. Ve sosyal insan sürece bu mana diliyle bakar. Rakamların çokluğu gibi özel mülk çokluğuna bağlı olmakla; El de, pek çoktur.
Süreç evrensel yasa gereği ya da sizin dışınızdaki neden sel yasalar gereği sentez (tevhit) ve analiz süreci olmaktan kurtulamaz. Süreç birleşen-ayrışan süreç olma zorunluluğundan kurtulamaz. Put iki el süreci arasında ortaya konan bir direnç alanıdır. Geçmiş ile şimdi arasına konumlanan devim alanıdır.
Yeni olan ön görülemez süreçleriyle tedirgin edicidir. Kişiler tedirgin olmaktan kurtulmak için bir önceki (geçmiş) El süreçlerine bağlı kalırlar. Şimdiki, yeni olan el süreçlerine göre kişiler geçmiş el süreçlerini (putu) yeğlemektedirler. Devinir olana karşı devinmez olandır.
Şimdiki olan da, El sürecidir. Geçmişte olan da El sürecidir. Şimdiki yeni El süreci; geçmişteki kendi sürecine; yeni olana kaplı kalanlara putlar uydurdunuz diyordu. Şimdisine; "baştan beri ben böyle söylemiştim" diyor. Hâlbuki geçmişteki ilk El sürecine de "Baştan beri takdirim budur" demişti. Bu kadar kusur sistemdeki kadı kızında da olurdu.
Geçmiş olmadan bugün olmaz. Her şeyin geçmişi vardır. Her şey geçmişine göre oluşur. İlke neydi geçmişle varsınız. Şimdiniz geçmişinizle var. Şimdiniz, geçmişten fazla olmakla, tümden geçmişiniz değildir. Şimdiniz bu yeni farkla geleceğe akar. Bir örnek verelim.
El anlatımlı sembol dili, ilahi dönemden bölünmüştü. El, bölündüğü ilahi dönem gibi birkaç totem mesleği bilir olan köleleri veya kölelikleri içerirdi. Awram, böylesi bir sembol dilinin somut özel mülkiyet sahipliğinin ilişkisiydi. Özel mülkiyetli kişinin, muktedir olma hırsı da onun ideolojisiydi.
İdeoloji hedefti. Hedef olanın, somut olan yanında hemen gerçekleşmesi gerekmezdi. Hedefti. Her hedef te, yeni bir kendi hedefini (boşluk devimli zaman zarfını) ortaya koyardı.
Avram'ın El'i, Awram'a vaat edilmiş toprakları vermişti. Bu vaat soyuttu. Nasıl, ne şekil oluşacağı bilinmez olmakla; Awram oluşla (mülk sahibi oluşla) davranışın hedef ideolojisiydi. Awram inanıcıları hedefi kutsasalar da, hedefi bilemezler. Mal sahibi olmayanlar, mal sahibi gibi düşünüp davranamaz.
Awram inanıcıları düşünme kararsızlığından kaçınır; bir şekilde böyle kararlı olmaya razı edilenlerin seçkisidirler. Awram'ın şartlarına iyice alışmakla; neyin nerde, nasıl olacağını bilmenin kararlılığıyla davranmaktadırlar.
Musa, El takdirli sürecin başka bir belirimidir. Musa Mısır esaretindeki köleleri Hafızalarda olan bağlılığa sadakatle köle totem eşlerini kölelikten kurtarmak istemektedir. Firavun olan, El takdirine karşı çıkmaktadır. Musa, Awram'ın vaat edilen topraklar ideolojisinin takipçisi olmayı söylemesiyle, kendisini Firavun olan El karşısında, meşru kılmaktadır. Bu şimdisini geçmişle var olma yönelmesidir.
Firavun da başka bir ideolojik El takdiri (Amon-Ra takdiri) olmakla, sentez ve imparatorluk olan bir yapıdır. Büyüyen yapı bölünür. İmparatorluktu yapı bölünme süreçli kendi öznel direnişlerini ortaya koymaktadır.
Musa; firavunun (II. Ramses'in) imparatorluğu içinde büyük bir bölünme olayı olmadan; sürecin bölünme stresli islimini almakla imparatorluğun bölünme süreçlerini uzatan bir durum olmuştur. Diğer yandan Musa Firavuna islim olmaktan öte bir şey değildir. Ve Musa, Firavunun El oluşuna karşı; kendi El olma iddiasını ileri sürmen bir süreçtir.
Her iki El de irade yarışına girer. Her iki El'in iradesi gerçekleşir. Ama bu yarıştır. Birine kaybettirme üzerine olan bir, yarıştır. Ne olursa olsun. Sonunda yarışı yeni olan kazanacaktır. Eski de kaybedecek. Musa'nın sembol dili olan El'i Musa ile kaçma iradesi kullanmakla kaçma üzerinde zaferini ilan eder.
Burada görülüyor ki her iki El'in irade gücü birbirine rakip olur denli yaman bir irade gücüdür. Yine de Aton düşüncesiyle iyice hırpalanan Mısır'ın El sahipliği olan Amon-Ra gücü, ortada çekilmeden; Davut ve Süleyman imparatorluğu; ideolojik vaatlerine kolay kolay, 400 yıl boyunca erişemeyecekti.
Bu vaat İbrani olan İsrail oğullarının başının etini de yiyecek bir süreç olmakla; İsraillerin İsrail'de, sürgünlerine cevaz olacaktı.
Musa, Awram'ın sahipliğini değil, ideolojisini kendi süreçleri içine hedef oluşla aktardı. Arada en az 600 yıl vardı. Bu Awram'ın Musa'nın hafızasından çok; tarihi hafızalı inşanın, unutmama sürekliliğiydi. Bu hafıza da totem soy bağlılarının sosyal genetikle oluşmuş olan bilinciydi. Musa; kendisine verilen vaat edilmiş toprağı kendi inanıcılarına ballandıra-ballandıra anlatıyordu.
Musa'nın Mısır'da çıkardığı, kendisine tarihi hafızalı anılarıyla bağlı totem eşleri; 12 boy (sıbt) oluşla görülmektedirler. Her bir sıbt ayrı ayrı "Baalbek" yaşam tarzını benimsemişler ama kölelik kaderini paylaşan inanırlardır. Bunlar Samiri gibi, Harun gibi, Karun gibi on iki Baalbek olan boydurlar.
Baalbek; Baal'ler sentezli şehir kültürünü oluşan yapılardır. Bunlar eski baal düzlemli hafızalar üzerinde kendi sosyal yapılarına (kabile boya) ayrışırlar. Zaten El süreçli minik bir yapı özel mülkü olur El toprağı üzerindeki kabiledir.
Baal, El'in komşu ve karşı kabile yapılar içindeki bir diğer adıydı. Bu yapıların sentezi; kabileler sentezi olmakla Baalbekler oligarşisidirler. Oligarşin Baal'ler birçok mesleki (me) kurumlarını içermekle; çoban grup Baal'i, ekici grup baali ya da her bir mesleğin ayrı ayrı El'iydiler. Bir baal topluluğu Baalbeklerdi.
Süreç bu on iki boyu birleştiren sentezin gücüyle vaat edilmiş toprakları işgale yönelmekti. Bilinmez olanın tedirginliğine karşı bilinir olanın kararlılığı vardı. Kişilerdeki vaat edilmiş topraklar tedirginliği ve eski yapılı çıkar ilişkisini korumak isteyen El tipi baalleri eskiyi savunmak gibi aynı yerde buluşturup; birlikte, yeniye karşı durup; eski olan Awrami olan yapıya sahip çıkıyorlardı.
Aslında Musa ideolojisini savunurlar Awram'i inanıcılara putçu ve müşrik düşünceli kişiler diyordu. Geçmişe bağlı oluş sosyal alanda putçu devinmezdiler olurken; geçmişe bağlılık gerçekliğin dilinde de geçmiş üzerine inşa ile yarını oluşmakla meşru doğru ve zorunlu olandı. İşte Awram'a bağlılık yeni inşa için doğru ve meşruiyet yolu olurken; yeni olana dirençle de müşrik oluşla, puta tapma oluyordu.
İşte Musa'nın ideolojik El'i olan YHW; eski Awrami olan baal toprağı şartlarındaki yaşamın sosyal bağına sıkı sıkı sarılan ritüelsilere sahip çıkma sürecine put diyordu. Azıp sapıtarak putçuluk yapıyor diyordu. Hâlbuki ne azan, ne sapan oluşla put yapan vardı.
Ne de azıp sapıtarak put yapıp tapınma vardı. Bunlar yeni olana yer açmak için eski olan bir süreci unutturup; toplum dışına atmanın somut ve doğru gayretleridir. Bir hafıza kaydı silinecek ki silinen alan içine yeni olan kayıtlar yazılsındı. Kayıt üzerine kayıt okunmaz, anlaşılmaz oluyordu.